Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 752’nci haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek isteyen Cumartesi Anneleri, bir kez daha polis tarafından engellendi. Polisin annelere engel olması üzerine eylem, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta gerçekleşti. Polis tarafından ablukaya alınan sokakta Cumartesi Anneleri, üzerinde kayıpların fotoğraflarının olduğu tişörtler giyerek, gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarıyla karanfil taşıdı.
Bu hafta 1998 yılında Hizbullah tarafından kaçırılan ve 555 gün sonra cenazesine ulaşılan Konca Kuriş için adalet talebinde bulunulurken, geçen hafta yaşamını yitiren Cumartesi Annesi Elmas Eren de anıldı.
‘Elmas annemizi unutmayacağız’
Açıklamayı 21 Mart 1995’te gözaltında kaybedildikten sonra cenazesi kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak yaptı. Cumartesi Annesi Elmas Eren’i hayatının kaybetmesinin derin acısını yaşadıklarını dile getiren Ocak, “Elmas Eren 39 yıllık bekleyişini, 39 yıllık arayışını, 39 yıllık kararlığını ve 39 yıllık direnişini bizlere emanet ederek aramızdan ayrıldı. Güle güle annemiz; gözün arkada kalmasın. Giysilerini her zaman temiz ve ütülü giyilmeye hazır tuttuğun Hayri’nin akıbeti bizlere emanet. Unutmadın unutmayacağız. Affetmedin affetmeyeceğiz. Vazgeçmedin vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Galatasaray Meydanı yasağı 1 yıl oldu
Galatasaray Meydanı’nın Cumartesi Annelerine yasaklanmasının üzerinden bir yıl geçtiğini ifade eden Ocak, “Bu toprakların en meşru ve en masum itirazının mekânı olan Galatasaray bir yıldır polis kuşatması altında. Bir yıl önce kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’ı bizden gasp edenler bugün de Mardin, Diyarbakır ve Van’da demokrasinin ilk şartı olan halkın iradesini gasp ettiler. Bu hukuksuzluğu eleştirmek için toplantı ve gösteri hakkını kullanmak isteyen yurttaşlara, güvenlik güçleri bize yaşatıldığı gibi doğrudan işkence niteliğinde müdahalede bulundu. Türkiye iktidarın denetimsiz ve adaletsiz güç kullanımının felaketini yaşıyor. Susarak, itiraz etmeyerek bu felakettin suç ortağı olmayacağız” diye konuştu.
555 gün sonra cansız bedenine ulaşıldı
1998’de Hizbullah tarafından kaçırılan Konca Kuriş’in 37 yaşında 5 çocuk annesi olduğunu dile getiren Ocak, Kuriş’in hikayesini şu sözlerle paylaştı: “Konca Kuriş, 1998 yılının 16 Temmuz’u 17 Temmuz’a bağlayan gece, evinin önünde silahlı 3 kişi tarafından kaçırıldı. Bir dönem devletin açıkça desteklediği, işlediği vahşi suçları cezasız bıraktığı Hizbullah’a, 2000 yılında bir polis operasyonu gerçekleştirildi. Kanlı örgüt devlet açısından işlevini tamamlamıştı. Bu operasyonda Konca Kuriş’in izine rastlandı. Yakalananlardan biri Kuriş’in kaçırılması talimatını veren Hizbullah yöneticisiydi. Bu kişi polis sorgusunda Konca Kuriş’in Konya Meram’daki bir Hizbullah evinde aylarca tutulduğunu, 38 gün işkence gördüğünü, vahşice öldürüldükten sonra evin bodrumuna gömüldüğünü itiraf etti. Ailesi 555 gün sonra Konca Kuriş’in cansız bedenine ulaştı. 2011 yılında Yargıtay kararıyla yüzlerce vahşi cinayetin sanığı olan bu kişiler, uzun tutukluluk gerekçesiyle uluslararası hukuk göz ardı edilerek salıverildi. Tahliye sonrasında adli kontrol takibi yapılmayan Hizbullah’ın beyin takımını oluşturan sanıklar, kayıplara karıştı.”
‘Katillerin peşinde olacağız’
Ardından söz alan Konca Kuriş’in yakın arkadaşı HDP Milletvekili Hüda Kaya, Küriş’in Müslüman ve feminist bir kadın olduğu için katledildiğini söyledi. Kuriş’in 1990’lı yıllarda tanınmaya başlandığını belirten Kaya, “Kuriş, devletçi saltanatçı yapıları dinin Emevici anlayışı reddederek kendisini ayrıştırdı ve yüreğiyle kadınlığıyla ses çıkardı. Kuriş bu saltanatçı anlayışı kabul etmediği için hedef haline getirildi. Bu güne geldiğimizde Konca’nın itiraz ettiği bu zihniyetin son 20 yıldır Türkiye’yi nereye getirdiğini görüyoruz. Belediyelerimize yeniden kayyum atandı. Bu kayyumcu anlayışın ilk hedefi kadınlardır. Son yıllarda kadınlara yönelik saldırıları hepimiz görüyoruz. İşte son Emine Bulut hadisesinde yüreğimizi yanmıştır. Konca yaşasaydı mücadelesine devam edecekti. Bütün katillerin hesap vermesinin peşinde olacağız” diye belirtti.
‘Annem 47 yaşından sonra devleti tanıdı’
Ardından konuşan Elmas Eren’in kızı İkbal Eren, annesinin her anne gibi çocuklarını büyütüp, okutmayı istediğini söyledi. “Ama annem 5 çocuktan sadece 4’ünü yaşatabildi” diyen Eren, şöyle devam etti: “Ağabeyim Hayrettin Eren ülkesini çok severdi. Bunun için kolları sıvadı. Ama bu devlet ağabeyimi çaldı. Annem 20 Kasım 1980’den sonra artık yaşamında başka bir dönüm noktası başladı. O gün annem 47 yaşındaydı. Ömrü oğlunu aramakla geçti. Annem 47 yaşından sonra bu ülkeyi tanıdı. Dimdik ayakta durdu, bize yaşamayı öğretti. Uzun süre Galatasaray’a geldi ama son dönemlerde sağlığı iyi olmadığı için gelemedi. Annem her Cuma akşamı beni arar ‘yarın gidecek misin?’ diye sorardı. ‘Evet, gideceğim’ dediğimde, ‘Her kese selam söyle’ derdi. Her cumartesi saat 14.00’de beni arar ne olduğunu sorardı. Annem 39 yıl boyunca hiç umudunu kaybetmedi. Biz birçok anneyi buradan uğurladık. Devletten alacaklı olarak gittiler. Artık biz onların mücadelesinin devamcısıyız. Asla vazgeçmeyeceğiz.”
‘Mutlaka hesap verecekler’
Daha sonra gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak yaşamını yitiren Elmas Eren için gönderdiği mesaj okundu. Ocak mesajında, “Çocuklarım, kardeşlerim, arkadaşlarım. 24 yıldır acımızla birlikte baş etmeye çalıştığımız, birlikte ağladığımız, adaletin sağlanması için yan yana diz çürüttüğümüz yoldaşım Elmas’ın ardından, bugün yanınızda olup birlikte ona uğurlar olsun demeyi isterdim. Sağlık sorunlarımdan dolayı aranızda değilim. Arkadaşım Elmas’ı kaybettiğimiz günden beri hiçbir yere sığamıyorum. Devleti yönetenler hesap vermemek için hepimizin ölmesini bekliyor ama bir gün mutlaka hesap verecekler. Çünkü biz anneler ölsek bile, çocuklarımız, torunlarımız ve mücadele arkadaşlarımız kayıplar bulunup, adalete ulaşıncaya kadar susmayacaklar. Gözün arkada kalmasın Elmas’ım, çocukların bana emanet. Rahat uyu Elmas’ım, Hayrettin’i son nefesim kadar unutturmayacağım. Elmas’ım, Bir yıldır bizim olan, kayıplarımızın olan meydana gidemiyoruz diye yüreğin parçalanıyordu ya. Sana söz o meydanda fotoğraflarımızı taşıyana kadar vazgeçmeyeceğim, vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Hesap sormaya devam
Son olarak tekrar söz alan Maside Ocak, şunları ifade etti: “Elmas anne bundan birkaç yıl önce Galatasaray Meydanı’nda olan biz evlatlarına birer tane şal örmüştü. ‘Bana bir şey olursa. Benden size hatıra kalsın’ demişti. Bu ülkede cezasızlığın önünde bir kalkan varsa, bizlerin önünde bir kalkan varsa, bizim Galatasaray’a gidişimizi engelleyenler varsa, bizimde Elmas annenin ardından bize bıraktığı miras olan umut var. Bizimde Elmas annenin bıraktığı inancımız var. Bizim ne ellerimiz, ne gözlerimiz Elmas annenin ardından yalnız kalmayacak. Ve sizden kaybedenlerden hesap sormaya devam edeceğiz.”