İSİG Meclisi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nde iş cinayetlerinde hayatını kaybeden kadın emekçilere ilişkin hazırlamış olduğu raporu yayımladı
Türkiye’nin dört bir yanında kadınların eylemde olduğu 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi de iş cinayetlerinde hayatını kaybeden kadın emekçilere ilişkin hazırladığı raporu yayımladı. Rapora göre yılın ilk 10 ayında 92 kadın emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.
Raporda, Türkiye’de her gün en az 4 kadının şiddete uğradığı belirtilerek, kadın yönelik şiddetin en az görünen yanlarından birisinin ise işyerinde yaşanan şiddet olayları olduğu belirtildi. Kadın yönelik ekonomik şiddet olarak 10 kadından yalnızca 3’ünün ekonomik yaşama dahil olabildiği, 4 kadından 1’ininse ücretsiz aile işçisi olarak çalıştığı belirtildi. Ekonomik şiddet barajını aşan kadınların ise geçici ve güvencesiz işlere mahkum edildiğinin, kadın işçilerinin neredeyse yarısının kayıt dışı çalıştırıldığının, erkeklere oranla daha az ücret verildiği ve daha kötü koşullarda çalıştırıldığının altı çizildi.
Güvencesiz emek de şiddetin bir diğer başlıca nedeni
Raporda “İşyerinde kadına yönelik şiddetin ana nedenlerinden birisi, kadın işçilerin toplumsal cinsiyet rolünün işyerinde de devam etmesi iken, bu eşitsiz konumun kadını ittiği güvencesiz emek de bu şiddetin diğer başlıca sebebi” ifadelerine yer verildi ve eril çalışma ortamının da bir şiddet olduğu belirtildi. İşyerinde kadına yönelik şiddeti en çok patronlar, erkek amirler ve iş arkadaşlarının uyguladığını belirtilerek bu şiddetin özel hizmet sektöründe müşteri, hasta gibi dışarıdan birisi tarafından uygulandığı vurgulandı.
Kadın yönelik şiddete karşı etkin bir yasal koruma yok
Raporda kadın emekçilerin işini kaybetme, damgalanma, dışlanma gibi sebeplerle çoğu zaman bu şiddete karşı koyamadığı belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
Diğer yandan, kadınlar bu barajı aşsa dahi Türkiye’de işyerinde kadına yönelik şiddete karşı herhangi bir etkin yasal korumanın olmaması başka bir sorun. Başta kayıt dışı çalışan kadınlar, şiddete karşı hukuki bir hak aramanın da tümüyle dışında bırakılmış durumda. Diğer yandan, işyerinde kadına yönelik fiziki şiddet bir biçimiyle görünür olabiliyorken diğer şiddet türlerinin neredeyse hiçbir görünürlüğünün olmaması/sağlanamaması ise başlıca bir sorun.
Hükümet politikaları işyerinde kadına yönelik şiddeti artırıyor
Raporda AKP’nin kayıt dışı, ucuz, güvencesiz, işlerin belkemiğini kadın emeği üzerine kurulduğu, kadınların örgütlenme ve haklarını savunma olanaklarının her geçen gün daha da kısıtlandığı, bunun da işyerinde kadına yönelik şiddetin daha da artmasına neden olduğuna dikkat çekildi.
Tayyip Erdoğan’ın 8 Mart 2016’da “Açık söylüyorum bana göre kadına en büyük zararı hayatı ekonomik özgürlük parantezine mahkum eden anlayış vermiştir” dediği anımsatılan raporda, bu sözlerin AKP’nin kadın istihdamına yönelik politikalarına, dolayısıyla işyerlerinde kadına yönelik şiddetinde bir dayanağını oluşturduğuna dikkat çekildi.
Çifte sömürü, çifte şiddet
Kadına yönelik şiddetin her boyunun işyerlerine de taşındığına dikkat çekilen raporda, kadınların evde ve işte çifte mesai yapıp emeği çifte sömürülen kadın işçilerin bir de “çifte şiddet”e maruz kaldığı vurgulandı. Raporda “Kadının işyerinde maruz kaldığı şiddet önemli bir işçi sağlığı sorunu iken, kadının çalışma alanı dışında yaşadığı görünen-görünmeyen şiddet de kadın emekçilerin sağlığını ve güvenliğini olumsuz yönde etkiliyor” denildi ve şu ifadelere yer verildi:
Kadınların erkek işçilere kıyasla çok daha fazla maruz kaldıkları bu riskler, iş kazaları ve meslek hastalıklarına, kadın işçilerin sağlıklarının olumsuz yönde etkilenmesine doğrudan etki ediyor. Depresyon, stres gibi sık görülen hastalıklara kadın işçilerde daha fazla rastlanıyor. Bu hastalıklar meslek hastalıklarına dahil edilmezken, kaynağını çok iyi bildiğimiz şiddet, hiçbir hastalığın, yaralanmanın, ölümün “nedeni” sayılmıyor.
Kadınların yoğun olarak çalıştığı alanlar, denetimlerin dışında kalırken, kadınların yaşadığı işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarını istatistiklerde de görmek mümkün değil.
İşten çıkarılma tehdidi bir şiddete dönüşüyor
Ekonomik krizin yarattığı yıkımla birlikte işten çıkarılma tehdidi ile en çok kadın işçilerin işten çıkarılma tehdidiyle karşı karşıya kaldığına, bunun da bir şiddete dönüştüğüne dikkat çekildi:
Kadın emeği üzerindeki sömürü daha da artıyor, var olan işlerde kadın güvencesizliği artıyor, kadınlar daha az ücretlerle çalışmaya her zamankinden daha çok mecbur ediliyor.
Kriz döneminde artan kayıt dışı çalışmadan da en çok kadınlar etkileniyor. İşsizlik oranlarının yüksekliği güvencesiz çalışmayı daha da artırıyor, bu durum kadın emeğinin hem çalışma koşulları bakımından hem de ücret, sigorta gibi haklar bakımından hızla çalışma yasalarının kapsamı dışına itilmesini beraberinde getiriyor.
Kadın emekçilere ilişkin iş cinayetleri verileri ise şöyle:
2018’in ilk 10 ayında en az 92 kadın emekçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Ölenlerden 10’u göçmen kadınlardı, 7’si ise çocuk yaştaydı.
- Kadın iş cinayetlerinin 7’si Antalya’da, 7’si Aydın’da, 7’si Bursa’da, 6’sı Kocaeli’de ve 6’sı Şanlıurfa’da yaşandı.
- Kadın iş cinayetlerinin yüzde 51’i trafik ve servis kazaları sebebiyle yaşandı. Trafik ve servis kazaları başta tarım olmak üzere güvencesiz işlerdeki en önemli iş cinayeti sebeplerinden birisi. Bu sebeple yaşanan iş cinayetlerinde yaşamını yitirenlerin ağırlıklı kısmı kamyon, traktör ya da minibüslerle tarlalara taşınan tarım işçisi kadınlar. Ezilme-göçük ve yüksekten düşme de kadın iş cinayetlerinin diğer başlıca nedenleri.
- En fazla kadın iş cinayeti tarım-orman işkolunda gerçekleşti. Toplam iş cinayetlerinin yüzde 52’si bu işkolunda gerçekleşirken, tekstil-deri işkolunda ve ticaret-büro işkollarında toplam ölümlerin yüzde 9’u gerçekleşti. En çok kadın emekçinin yaşamını yitirdiği diğer işkolları ise yüzde 8 ile sağlık işkolu, yüzde 7 ile konaklama işkolu.
- Son yıllardaki kadın iş cinayetlerinde, kadın işçinin işyerinde ya da iş yolunda bir erkeğin şiddeti sonucu ölümlerindeki artış dikkat çekici. 2018’in ilk 10 ayında yaşanan kadın iş cinayetlerinden 5’inin nedeni kadınların işyerindeki ya da işyerine dışarıdan gelen bir erkek tarafından katledilmesi ya da cinsel ve fiziki şiddet görmesi. Bu durum işyerlerinin özellikle kadınlar bakımından güvensizliğini göstermeye yetiyor…
2018 yılında iş cinayetleri sonucunda hayatını kaybeden kadın emekçilerin isimleri ise şöyle:
Dilek Can, Nazlı Çınar, Nazlı Ünal, Gül Kibar Duran, Nuray Deveci, Zühre Kurt, Hülya Demirkıraner, Necla Davulcu, Suna Yazıcıoğlu, Gizem Altunoğlu, Sümeyye Onay, Cansu Aklık, Nurcan Eres, Fatma Mılla, Sariye Diker, Fatma Çoban, Luıza Khatueva, Serap Ortakçı, Nihal Kasapoğlu, Ayçan İbrahim, Kefa İbrahim, Makbule Ünlü, İlknur Mehmetalioğlu, Havva Peker, Hatun Üstün, Ayşe Kork, Melihat Aytekin, Fadime Sarıoğlu, Hatice Bilgin, Bahtınur Bora, Gülizar Karaman, Zeynep Gündüz, Aleyna Hatun Budanır, Sevgi Gökçe, Hüsniye Celaz, Siyte Ali, Nadiye Bekçi, Dilek (Jiyan) Dayar, Tuğçe Kara, Tuğba Yıldırım, Gül Abdu, Badiea Muhammed, Ayşe Öztürk, Ümran Karadaş, Özlem Çağlayan, Leyla Çiçek, Fatma Seriner, Hacer Tülü, Naciye Çalışkan, Melahat D., Hadiye Öztürk, Mahiye Çetin, Nurhan Doğan, Şule Çet, Kezban Avcı, Züleyha Koymatoğlu, Nuran Demircioğlu, Saliha Aybüke, Burcu Aslan, Hediye Emre, Saime Tekin, Müesser Dursun, Aysel Özdemir, Lale Yıldırım, Merve Çavdar, Betül Altıntaş, Esma Başkurt, Ümmü Uçar, Büşra Mutlu, Döndü Arpaguş, Beril Gebeş, Melike Kuvvet, Eda Uslu, Yryskul Zheenbek Kyzy, Raziye Topçu, Ayşe Saylan, Leyla Saylan, Nimet Saylan, Selvi Balakan Mürüvet Özge, Özlem Gültekin, , Ayfer Altuner, Melek Korkut, Elif Özdemir, Büşra Boyacı, Feray Günay, Seher Kök, Meryem Çam…