Kıdem tazminatının fona devredilmesi ve BES’in zorunlu hale getirilmek istenmesi ile artan işsizliğe ilişkin açıklamalarda bulunan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Hükümeti işçilerin sosyal güvenlik haklarını kısıtlayacak adımlar atmaması konusunda uyarıyoruz. Öncelikle demokratik hukuk devleti tesis edilmeli” dedi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Disk), kıdem tazminatının fona devredilme ve Bireysel Emeklilik Sistemi’nin (BES) zorunlu hale getirilmek istenmesi başta olmak üzere, krizin faturasının işçilerin ve halkın sırtına yüklenmeyi amaçlayan “hedefler” ve işsizlikteki hızlı yükselişle ilgili olarak Karaköy’de bulunan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. Çok sayıda kişinin katıldığı toplantıda açıklamayı DİSK Yönetimi Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu yaptı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından dün açıklanan işsizlik ve istihdam verilerinin bir felakete doğru gidilmesinin göstergesi olduğunu ifade eden Çerkezoğlu, ekonomik krizin istihdamda yarattığı tahribat giderek çok daha net biçimde görüldüğünü söyledi. İşsizlikte sert bir tırmanışın yaşandığına dikkat çeken Çerkezoğlu, “Son bir yılda işsiz sayısı 1 milyon 259 bin artarken, istihdam 872 bin kişi azaldı.
TÜİK’e göre, Ocak 2018 döneminde yüzde 10,8 olan dar tanımlı işsizlik 3,9 puan artarak Ocak 2019’da yüzde 14,7’ye yükseldi. Ocak 2018’de 3 milyon 409 bin olan dar tanımlı işsiz sayısı bir önceki yıla göre 1 milyon 259 bin kişi artarak 4 milyon 668 bin oldu. DİSK-AR tarafından hesaplanan geniş tanımlı işsiz sayısı 7 milyon 552 bine yükselirken, geniş tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 22,1 olarak hesaplandı. Ocak 2018’den Ocak 2019’a geniş tanımlı işsiz sayısı 1 milyon 150 bin arttı. Sanayi üretimi ve büyümedeki büyük daralmaya paralel olarak istihdamda da daralma devam ediyor. Türkiye ekonomisinin yıllık yeni istihdam yaratma kapasitesi krizle birlikte ciddi biçimde geriledi. Ocak 2018’de 28 milyon 29 bin olan bin olan toplam istihdam 872 bin kişi azalarak Ocak 2019’da 27 milyon 157 bine geriledi. Krizin başladığı Ağustos 2018 ile Ocak 2019 arasında istihdamdaki kayıp ise 2 milyon 161 olarak gerçekleşti” diye belirtti.
‘İŞÇİLERE GÖZ DİKMİŞ DURUMDA’
Tarım dışı işsizliğin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,1 artış göstererek yüzde 16,8’e yükseldiğini hatırlatan Çerkezoğlu, şöyle devam etti: “Geçen yılın aynı dönemine göre en fazla artış genç işsizliği ve genç kadın işsizliğinde gerçekleşti. Genç işsizliği 6,8 puan artarak yüzde 19,9’dan yüzde 26,7’ye yükselirken, kadın işsizliği 3,1 puan artarak yüzde 13,4’ten yüzde 16,5 seviyesine yükseldi. Tarım dışı kadın işsizliği ise yüzde 20’ye tırmandı. İşsizlik ödeneği alanların sayısı Şubat 2018’de 436 bin iken Şubat 2019’da 677 bine ulaştı. Yani işsizlik verileri açısından Şubat Ocak’tan da kötü olacaktır. Dar tanımlı işsizlik önümüzdeki aylarda yüzde 16-17 civarına, işsiz sayısı ise 5 milyona yükselebilir. İşsizlik ateşi toplumu yakarken, hükümet kıdem tazminatına ve işçi ücretlerinden yapılacak yeni kesintilere göz dikmiş durumda. Kriz karşısında işsizliğe çözüm bulmak yerine kıdem tazminatına fona devretmeyi, BES’i zorunlu hale getirmeyi ve ikisini birleştirerek kıdem tazminatını yok etmek istiyorlar. Maliye ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından 10 Nisan 2019 günü yapılan ‘Yeni Ekonomik Program Yapısal Dönüşüm Adımları 2019’ başlıklı sunum ülkemizin içinde bulunduğu derin ekonomik krizden çıkış için umut vaat etmiyor. Tersine krizin faturasını çalışanların, emeği ile geçinenlerin sırtına yüklemeyi hedefleyen ciddi tehlikeler içeriyor. “
‘KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR’
Bakan Albayrak’ın “Dönüşüm Adımları” adlı sunuma göre kıdem tazminatı reformunun gerçekleştirilmesi ve kıdem tazminatı ile Bireysel Emeklilik Sistemi’nin entegre edilmesi planlandığını belirten Çerkezoğlu, “Kıdem tazminatı fonu kurulması ve bu fonun zorunlu hale getirilecek olan BES ile bütünleştirilmesi hedefleniyor. Türkiye’nin sorunu kıdem tazminatı değildir. Türkiye’nin sorunu işsizliktir. Kıdem tazminatı sorun değil haktır. Kıdem tazminatının fona devri DİSK ve işçi sendikalarının ezici çoğunluğu açısından kapanmış bir tartışmadır. Yeniden gündeme getirilmesi kabul edilemez. Kıdem tazminatının fona devri kıdem tazminatının miktarını düşürecek, ödemesini zorlaştıracak ve işçilerin iş güvencesini azaltacaktır. Hükümeti kapanmış bir tartışmayı açmaması için uyarıyoruz. Kıdem tazminatı kırmızıçizgimizdir. Tartışmayacağız ve kabul etmeyeceğiz. Kıdem tazminatının BES’le entegre edilmesi kıdem tazminatının emekli ikramiyesine dönüştürülmesi anlamına gelmektedir. BES’le entegre kıdem tazminatı, işçilerden kıdem tazminatı için kesinti yapılması anlamına gelmektedir. Kıdem tazminatının yok edilmesine sesiz kalmayacağız” dedi.
‘HÜKÜMETİ UYARIYORUZ’
BES’in zorunlu hale getirilmesini de asla kabul etmeyeceklerini söyleyen Çerkezoğlu, şunları dile getirdi: “BES’in zorunlu olması Ücretler üzerinde yeni bir yük anlamına gelecektir. Zorunlu BES düşük ve orta gelirli çalışanlar için gelir kaybı demektir. Kriz koşullarında artan geçim sıkıntısının daha da artması anlamına gelecektir. Bakan Albayrak’ın ‘Emeklilerin geçim kaygısı olmayacak’ diye sunduğu zorunlu BES, işçilerin gelirlerinin tırpanlanması anlamına gelmektedir. Bakanın sunumu Emeklilikte Yaşa Takınılanlar (EYT) sorununun çözümünün reddi anlamına da gelmektedir. Albayrak, EYT sorununu çözmek yerine emekliliği zorlaştıracak girişler peşindedir. Albayrak’ın sunduğu program krizden çıkış için gerçekçi ve adil hedefler içermek bir yana krizin faturasını emekçilere ve halka yüklemeyi öngörmektedir. Hükümeti kıdem tazminatının fona devri, zorunlu BES ve reform adı altında sosyal güvenlik haklarını kısıtlayacak adımlar atmaması konusunda uyarıyoruz.
Ekonomik krizden çıkış için öncelikle demokratik hukuk devletini tesis edecek adımların atılması krize karşı emeğin haklarını koruyacak sosyal politika önlemlerinin alınması gerekiyor. Kıdem tazminatımızı ve sosyal güvenlik haklarımızı sonuna kadar savunacağız.”
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
“Krizden çıkış için ilk adım demokratik hukuk devleti ilkelerine dönülmesidir” diyen Çerkezoğlu, çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
* “Herkesin çalışması için, herkesin daha az çalışması” ilkesi doğrultusunda haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
* İstihdam artışlarında kamunun payı dikkate değerdir. Kamu istihdamının artırılması, kamuda eğreti ve güvencesiz çalışma biçimleri yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam artışının sağlanması yaşamsal önemdedir. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele
alınmalı ve kamuda personel açığı kapatılmalıdır.
* İş başında eğitim adı altında kursiyerlerin ve bursiyerlerin ucuz işgücü deposu olarak kullanılması uygulamasına son verilmeli
* Uluslararası çalışma normları doğrultusunda herkese en az bir ay ücretli yıllık izin hakkı tanınmalıdır.
* Güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmeli, tüm taşeron işçilere kadro verilmelidir. Kamu taşeron işçileri kamu işçisi olarak kadroya alınmalıdır.
* Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) “insana yaraşır iş” yaklaşımı temelinde herkese güvenceli ve nitelikli işler sağlanmalıdır.
* Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
* Toplum yararına çalışma programları kapsamında çalıştırılanlar daimî işçi statüsüne geçirilmelidir.
* İşsizlik Sigortası Fonunun amaç dışı kullanımına son verilmelidir.
* İşsizlik sigortasından yararlanma koşulları iyileştirilmelidir. Son üç yılda 600 gün çalışma koşulu kriz döneminde 180 güne indirilmelidir.
* Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.”