Bizim sevdiklerimiz, devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınarak kaybedildiler. Başvurduğumuz idari ve yargı makamları maddi gerçeği açığa çıkarma ve adaleti sağlamak yerine, kaybetme suçunun fail ve sorumlusu konumunda olan kamu görevlilerini korudular.
Biz 730 haftadır ısrarla bu gerçeği anlatıyoruz. Sevdiklerimizi kaybedenleri ve onları azmettirenleri ve koruyanları tanıyoruz.
Bizim şikayetlerimizi araştırmak ve taleplerimizi yerine getirmekle yükümlü olan devlet makamlarının kayıplar gerçeğinin üstünü örtmeyi ve bizi yıldırmayı hedeflediklerini biliyoruz. 31 haftadır kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’a çıkışımızın engellenmesi bu politikanın sonucu olduğunu söylüyoruz.
Anlattığımız hakikatler karşısında söyleyecek söz bulamayan içişleri bakanının çaresizce bizi itibarsızlaştırmayı hedefleyen iftiralara başvurduğunun farkındayız.
- 730. haftamızda bir kez daha devleti yönetenlere sesleniyoruz:
Hukuk dışı, vicdan dışı, insanlık dışı söylem ve uygulamalarınıza son verin. Anayasadan ve evrensel hukuktan kaynaklanan haklarımıza saygı gösterin.
730. haftamızda Emine Ocak’ın “ Hiçbir güç evladı için adalet arayan bir anneyi susturamaz. Oğlum için, tüm kayıplarımız için susmayacağım!” ısrarına eşlik etmek için buluştuk.
Sosyalist kimliğiyle bilinen 30 yaşındaki Hasan Ocak İstanbul/Avcılar’da yaşıyordu. 21 Mart 1995 tarihinde annesini arayarak, akşam için yemek hazırlamamasını kendisin balık getireceğini söyledi.
Hasan ne o akşam ne de sonrasında bir daha eve gelemedi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde gözaltında tutulan iki kişi, Hasan’ı şubede gördüklerini söyledi. İki kişi de Hasan Ocak’ın ismini emniyetteki parmak izi listesinde gördüklerini açıkladı. Newroz nedeniyle gözaltında tutulan ve kendisi de kayıp yakını olan bir tanık ise şubedeyken bir hareketlilik olduğunu ve polislerin “Hasan Ocak getirildi.” diye aralarında konuştuklarını duyduğunu söyledi.
Ocak Ailesi savcılıklara başvurarak Hasan’ın akıbetinin açığa çıkarılmasını talep etti. Aile ayrıca; TBMM, Başbakanlık, Bakanlıklar, savcılıklar, hastaneler ve Adli Tıp nezdinde de girişimlerde bulundu.
Bu girişimler sonucunda dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ve İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir’in imzasını taşıyan resmi yazıda “Hasan Ocak’ın gözaltında olmadığı, hiç gözaltına alınmadığı, suçlu olarak aranmadığı” belirtildi.
Resmi makamların tüm engellemelerine karşı 58 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda ailesi Hasan’ın ağır işkence izleri taşıyan bedenine “meçhul kişi” olarak defnedildiği Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaştı. İşkenceyle ölümü resmi raporlara girmiş olan Hasan’ın cansız bedeni tüm resmi makamlardan geçirildiği halde onu soran ailesine “bizde yok” denildiği açığa çıktı.
Dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu yaptığı araştırmalara dayanarak “Ocak’ı konuşturmak için gözaltına aldılar ve orada uyguladıkları işkence ve darptan sonra öldürülmüş halde Beykoz’a attılar.”dedi. Ayrıca Hacaloğlu, Devletin Hasan Ocak’ın ölümünde sorumluluğu olduğunu, Devletin bazı unsurlarının Ocak’ın nasıl öldürüldüğünü ve kimin öldürdüğünü bildiğini söyledi.
AİHM, Hasan Ocak’ın kaybedilmesi ve ölümüyle ilgili koşullarının belirlenmesi için yeterli ve etkin bir soruşturma yürütülmediğini tespit ederek Türkiye hakkında ihlal kararı verse de Ocak Ailesi’nin iç hukuktaki tüm girişimleri bugüne kadar sonuçsuz kaldı.
Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’nın 1995/1075 soruşturma Numarasıyla takip ettiği dosyada, 17 Ekim 2016 tarihinde “zaman aşımı” nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.
Ailenin ve İHD’nin avukatı Gülseren Yoleri, 29 Kasım 2016 tarihinde bu karara itiraz etti. İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği “toplanan delillere göre dava açılması gerekir” diyerek bu itirazın kabulüne karar verdi. Bu kararla zamanaşımı kararı kaldırılmış ve soruşturmanın devamına karar verilmiş oldu. Bu kararın üzerinden 2 yıldan uzun bir zaman geçmesine rağmen dosyada bir gelişme olmadı. Savcılık, dava açmak yerine rutin yazışmalarla iki yıldır soruşturmayı oyaladı.
Savcılık makamını ve Adalet Bakanlığını 24 yıldır sürüncemede bırakılan Hasan Ocak soruşturmasının maddi gerçeği açığa çıkartacak, sorumluların cezalandırılmasını sağlayacak etkinlikte bir davaya dönüştürülmesi için göreve çağırıyoruz.
Kayıplarımızı aramaktan ve kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz!
Cumartesi Anneleri
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon
fotoğraflar: Kerim Eren