DİSK-AR, Türkiye İstatistik Kurumu, İŞKUR ve SGK tarafından açıklanan verileri kullanarak hazırlamış olduğu işsizlik ve istihdama ilişkin raporu yayımladı
DİSK-AR, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 15 Ocak 2019’da açıkladığı Ekim 2018 dönemi İşgücü İstatistikleri ile İŞKUR tarafından açıklanan Aralık 2018 dönemi verilerini ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından açıklanan Ekim 2018 dönemi sigortalı istatistiklerini değerlendirdiği işsizlik ve istihdama ilişkin raporunu yayımladı.
501 bin yeni işsiz
Raporda söz konusu verilere göre ekonomik krizin etkisinin giderek belirgin hale geldiğine dikkat çekildi. Ekim 2017’de dar tanımlı işsizlik yüzde 10,3 iken Ekim 2018’de bu oran yüzde 11,6’ya yükseldi, yani dar tanımlı işsiz sayısı bir yılda 501 bin kişi artarak 3 milyon 788 bine yükseldi. Geniş tanımlı işsizlik yüzde 18,3 hesaplandı, bu da geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre geniş tanımlı işsiz sayısının 517 bin arttığı ve 6 milyon 351 bine ulaştığı anlamına geliyor.
Genç işsizlik 22,3, genç kadın işsizliği yüzde 27,9
Genç işsizlik geçtiğimiz yıla göre 3 puan artarak yüzde 22,3’e yükseldi. Kadın işsizliği yüzde 14,7, genç kadın işsizliği oranı ise yüzde 27,9 olarak gerçekleşti. Tarım dışı kadın işsizliği ise yüzde 18,8’e yükseldi. Tarım dışı genç kadın işsizliği ise yüzde 32,9 düzeyinde gerçekleşti.
Raporda yer alan verilere göre ne eğitimde ne istihdam olan gençlerin oranı yüzde 24,7 düzeyinde.
İşsizlik sigortası başvuruları ise Aralık 2018’de rekor noktaya geldi. Aralık ayında başvuru sayısı 211 bine yükseldi.
“Ağır bir kriz tablosu yaşanıyor”
Sanayide üretimin daralmaya devam ettiğinin altı çizeleren raporda Kasım 2018 itibariyle üretimde yüzde 6,5 oranında küçülme yaşandığı kaydedildi. Ayrıca ekonomide küçülme, yüksek enflasyon ve işsizliğin bir arada yaşandığı ağır bir kriz tablosunun yaşandığına da dikkat çekildi.
Raporun sonunda yer alan “değerlendirme ve öneriler” kısmında ise şu ifadelere yer verildi:
TÜİK, İŞKUR ve SGK verileri ekonomide derinleşen krizin istihdam üzerindeki olumsuz etkisini giderek daha net bicimde ortaya koymaktadır.
İşsizlikteki tırmanışın devam edeceği görülmektedir. İşsizliğin yaratacağı toplumsal tahribatı önlemek için güçlü̈sosyal politikalara ihtiyaç̧ vardır.
- İş başında eğitim adı altında çırak, stajyer, kursiyerlerin ve bursiyerlerin ucuz işgücü deposu olarak kullanılması uygulamasına son verilmelidir.
- “Herkesin çalışması için, herkesin daha az çalışması” ilkesi doğrultusunda haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
- Uluslararası çalışma normları doğrultusunda herkese en az bir ay ücretli yıllık izin hakkı tanınmalıdır.
- İstihdam artışlarında kamunun payı dikkate değerdir. Kamu istihdamının artırılması, kamuda eğreti ve güvencesiz çalışma biçimleri yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam artışının sağlanması yaşamsal önemdedir. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalı ve kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
- Güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmeli, tüm taşeron işçilere kadro verilmelidir. Kamu taşeron işçileri kamu işçisi olarak kadroya alınmalıdır.
- Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun “insana yaraşır iş” yaklaşımı temelinde herkese güvenceli ve nitelikli işler sağlanmalıdır.
- Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
- Toplum yararına çalışma programları kapsamında çalıştırılanlar daimî işçi statüsüne geçirilmelidir.
- İşsizlik Sigortası Fonunun amaç dışı kullanımına son verilmelidir.
- İşsizlik sigortası yararlanma koşulları iyileştirilmelidir. Son üç yılda 600 gün çalışma koşulu kriz döneminde 180 güne indirilmelidir.
- Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.