3. Havalimanı’nda “işlerin uzaması” sonrası konkordato ilan eden DSG İnşaat faturayı işçiye çıkardı. DSG’de çalışan bir işçi, arabuluculuk anlaşmasıyla işçilerin haklarının çok altında bir miktarı kabul etmeye zorlandığını aktardı
3. Havalimanı’nda alt yüklenici yani taşeron olarak faaliyet gösteren DSG İnşaat şirketi, havalimanı inşaatının gerekli sürede bitirilememesi sonrası iflas bayrağı çekti. İşlerin fazla uzadığı gerekçesiyle konkordato ilan eden şirket, aylar boyunca işçilere ödeme yapmamıştı. Şirketten alacaklı yaklaşık 250 işçi şantiyeyi terk etmeyerek direnişe geçmişti.
İşçilerin bir kısmı 13 Aralık’ta yapılan arabuluculuk görüşmelerin sonrasında anlaşmaya varmış ve şantiyeyi terk etmişti. Fakat anlaşmayı imzalamayan 35’e yakın işçi var. Bunlardan 6’sı imzalamamaya kararlı, geriye kalanlar ise anlaşmayı imzalayıp imzalamamaya ilişkin değerlendirme yapıyor. Anlaşmayı imzalayarak haklarının çok altında bir miktarı kabul etmek zorunda kalan işçilerin ise tehdit edildiği ortaya çıktı.
Avukatlar işçileri tehdit etti
Anlaşmayı imzalamayarak dava açacak olan 6 işçiden biri olan ve tehditler dolayısıyla adının yayımlanmasını istemeyen Seyfi kod adlı işçi Sendika.Org’a konuştu. Seyfi, arabulucuk görüşmesine gelen avukatların işçileri “Bu mahkemeye giderse 10 seneden önce karar çıkmaz, mahkeme sizi suçlu çıkaracak. Kalyon da Cengiz de sizi çalıştırmayacak. Türkiye’deki hiçbir projede artık yer almayacaksınız”diyerek tehdit ettiğini belirtti. Seyfi imzalayan işçilerin geçim ve borç dayatmasının yanına bir de baskının eklenmesiyle anlaşmayı imzalamak zorunda kaldıklarını kaydetti.
İnşaatta 16 aydır hafta sonu tatili, tatil hakkını kullanmadan, fazla mesai yaparak çalıştığını belirten Seyfi, “Arabuluculuk bunların hiçbir tanesini saymıyor. Teklif ettikleri miktar çok düşük bir miktar. Teklifle benim yaptığım hesap arasında uçurum var. Kıdem tazminatım, fazla mesai ücretim; bunlar zaten 30 bini geçiyor, onların bize çıkarttığı rakam ise 6 bin lira. Ayrıca asgari ücret indirimlerini (AGİ) de vermiyorlar. Bunların hepsini arabulucuk görüşmesinde avukata söyledim. Avukatlara ‘AGİ’m nerede, pazarım nerede, full çalışmışım, kim verecek’ dedim. Onlar da ‘Yazılan bu ister kabul et, ister kabul et” dedi. Ben de mahkemeye gideceğimi söyledim” dedi.
İşçilere tuzak
Seyfi başka bir arkadaşının ise 24 bin lira alacağının olduğunu belirterek “Adama 9 bin lira verdiler, geriye kalanının da üst taşeronun vereceğini söylediler. Verdikleri paranın tazminat mı olduğunda sorunca da ‘Yok bu senin ana paran, içeride paran kalmadı’ dediler. Şimdi dava falan da açamayacaklar. Böyle de bir tuzak kurmuşlar” dedi.
Seyfi, kamptan çıkarıldıkları sırada eşyalarının kampta kaldığını belirtti. “Kamp amirini aradık ‘Gelmeyin sizi kampa alamam’ dedi bize. Dedik lanet olsun. Değerli bir eşyamız yoktu ama sonuçta işçiyiz. Değerli olmasa da bizi uzun zaman götürüyordu” dedi.