1- Dışarıdan yönetilen bir askeri darbeyle/operasyonla bağımsız-egemen bir (1) devlet ortadan kaldırıldı. Şüphesiz bunda en büyük ve merkezi rol -ABD’nin onay ve talimatları çerçevesinde ve İsraille işbirliği yaparak- Türkiye’ye aittir.
2- Emperyalizmin İsrail lehine Suriye devletini ortadan kaldırmasına yönelik bu operasyonda Rusya’nın rolüne ve Rusya’nın bu konuda Türkiye ve ABD ile olan işbirliğinin boyutlarına ve bunun zaman takvimine dair şüpheler olmakla birlikte, bu konuda fotoğraf henüz yeterince net değil.
3- Bağımsız ve egemen devlet ortadan kaldırıldı diyoruz; zira bundan böyle -en azından uzun bir süre- ne bağımsız ne de egemen Suriye devlet(ler)i olacak! Suriye’deki yeni devlet(ler) Türkiye, İsrail ve ABD tarafından hem uzlaşı hem de rekabet içinde yönetilen yapı(lar) olacak.
4- Coğrafi konumu, emperyalist sistem içindeki yeri ve bu doğrultuda bölgedeki tarihi misyonu itibariyle Suriye’ye yönelik emperyalist saldırının en başından 2011’den beri Türkiye’nin rolü “olmazsa olmaz” idi. Dolayısıyla halihazırda süren bu operasyondaki rolü de şaşırtıcı değil.
5- Nitekim Arap dünyasında izlediğim tüm ciddi yorumcular bu operasyonun arkasında Türkiye’nin olduğunda birleşiyor; hatta bazı diplomatlar operasyonu bizzat Türk genelkurmayının yönettiğini iddia ediyor. Zaten Trump’ın açıklamalarından sonra Türk yetkililer de bunu reddetmiyor.
6- Bağımsız devlet ortadan kaldırıldı diyoruz. Zira Ordu dağıtıldı. Devlet kurumlarının tüm bakan, vali ve yöneticileri görevden alındı veya öldürüldü. Yerlerini yabancı ülke(ler) tarafından yönetilen/yönlendirilen ve BM’nin terörist listelerinde yer alan El Kaideci katiller aldı.
7- Ayrıca hiç kimsenin bahsetmediği bir de parlamento var. Seçilmiş Halk Meclisi ve üyeleri tamamen bir tarafa itildi (Hangi üyelerinin tutuklandığını veya öldürüldüğünü dahi henüz bilmiyoruz). Türkiye ile işbirliği halinde ve eş zamanlı olarak İsrail de bir operasyon yürüttü.
8- Bu operasyonlarla, Suriye ordusunun 80 yıllık birikimi, tüm silahları, uçak ve helikopterleri, füzeleri, hava savunma sistemleri, donanması, araştırma kurum ve fabrikaları vs ortadan kaldırıldı (bunların maddi değeri 300 milyar $ olarak tahmin ediliyor).
9- İsrail Golan’ın geri kalan bölümünü, (Hemon dağı) su kaynaklarını ve Kuneytra ilini işgal etti. Nitekim Hakan Fidan, Şam’daki Kasiyun Dağında -BM terör listelerinin en tepesindeki isim-Colani ile operasyonun başarısını kutladığı sırada İsrail tankları onlara yalnızca 15-20 km mesafedeydi.
10- Bu arada mevcut durumun da işaretlerini verdiği gibi yeni kurulacak yapı -en azından Türkiye’nin kontrolündeki bölümü-, Kaide-İhvan sentezi bir yönetim olacak. Böyle bir rejim “by definition” (tanımı gereği) diğer din ve mezheplere ve özellikle Alevilere karşı baskıcı olacak.
11- Bu baskının derecesi, yani Alevilere İsrail’in Arap vatandaşlarına yaptığı gibi 3. sınıf (2. değil!) muamelesi mi yapılacağı yoksa işin toplu katliamlara mı varacağı, güç mücadelesine ve özellikle yönetimin arkasındaki Türkiye’nin tutumuna ve niyetine bağlı olacaktır.
29 Aralık 2024
Emir Aşnas
Türkiye’nin Levant’taki/bölgedeki tarihi misyonunu olanca “şiddet”iyle sürdürmesi şüphesiz hiç şaşırmadığım bir şeydir. Ama bu geçici bir yenilgidir. İsrail var oldukça mücadelenin devam edeceği muhakkaktır. Ve Levant’ın filozofunun dediği gibi: Hayat bir duruştur, tavır almaktır. -Emir Aşnas- (8 Aralık)