Açlık grevinin 100’üncü gününde olan Leyla Güven, “Beni ayakta tutan cezaevlerindeki ve kadınların öncülüğünde devam eden direnişlerdir” dedi. İstanbul’da bir araya gelen HDP, HDK, DTK ve DBP ise ortak açıklamalarında, “Tecrit uygulamasına bir an önce son verilmelidir” ifadelerini kullandı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven’in 8 Kasım’da başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi 100’üncü gününde.
Güven tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde “PKK lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecridin sonlandırılması” talebiyle başlattığı eyleme, 25 Ocak’ta eyleminin 79’uncu günü görülen dava duruşmasında tahliye edilmesi ardından Diyarbakır’daki evinde devam ediyor.
HDP Milletvekili Güven’in yanı sıra 300’ü aşkın tutuklu cezaevlerinde, onlarca siyasetçi ve aktivist de yurt dışında açlık grevi eylemini sürdürüyor.
Açlık grevinin 100. gününde olan Güven’in sağlık durumu ise her geçen gün kötüye gidiyor. Öyle ki Güven, eyleminin 98’inci gününde sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine hastaneye kaldırılmıştı. Tıbbi müdahaleyi kabul etmeyen Güven, taburcu edilerek evine götürülmüştü.
Güven’den 100. gün mesajı
Kızı Sabiha Temizkan aracılığıyla JinNews’e konuşan Leyla Güven, eyleminin 100. gününde verdiği mesajda “Beni bu eylem karşısında sessiz kalanlar öldürür… Bu eylem toplum için sınavdır. Bu sınavı atlatamayanlar yarın da biz hak savunucusuyuz, insanız diyemeyecekler. Kadın inanırsa hiçbir güç kadını inandığı değerlerden alıkoyamaz. Çünkü kadınlar bir şeye inandılar mı mutlaka sonuca ulaşırlar” dedi.
Güven, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Elbetteki ben de yaşayarak bu ülkeye barışın geldiğini görmek isterim. Ancak bir bedelin verilmesi gerekiyorsa gözümü de kırpmadan veririm. Bunun için büyük bir moral ve inançla devam ediyorum.
“Cezaevlerinden onlarca mektup alıyorum ve cezaevlerinde tutsak olan her arkadaş dışardakilerden bin kat daha özgürdür. Aslında tecrit altında olan dışarıda direnmekten vazgeçenlerdir.
“Beni ayakta tutan cezaevlerindeki ve kadınların öncülüğünde devam eden direnişlerdir. 100’üncü gün yürüyüşünde kadınların öncülüğünde devam eden eylemlerdir. Evet, kadın inanırsa dünya değişir, barış gelir ve eğer kadın inanırsa büyük bir hoşgörü dünyaya hakim olur. Ya özgür yaşayacağız ya da hiç…”