Kolombiya’da Ulusal Grev devam ediyor. Hükümetin Vergi Reformu’ndan (Reforma Tributaria) geri adım atmasına karşın sokaklar her geçen gün büyüyen bir kalabalığa ev sahipliği yapıyor. Sokakta devletin kolluk güçleri ve paramiliterlerce gerçekleştirilen saldırılar sonucunda onlarca insan ölürken tartışılan bir konu daha var, o da tüm bu saldırılara karşı kendini savunmanın nasıl bir yolu olacağı…
Geçtiğimiz hafta, hükümet gösteriler ile başa çıkamayınca Vergi Reformu’ndaki ısrarlarından vazgeçme sinyalleri verdi, buna rağmen sokaktaki eylemciler Ulusal Grev Komitesi aracılığı ile taleplerinin tamamının karşılanması gerektiğini dile getirdi. Hükümet ve devlet yetkililerinden çeşitli isimler ve kendilerine yakın ana akım Kolombiya medyası da ‘bu ısrar ile gösterilerin ELN (Ulusal Kurtuluş Ordusu) gibi örgütlerin ekmeğine yağ sürdüğünü’ iddia etti. Biz de ELN’nin lider isimlerinden Pablo Beltran ile gösterileri konuştuk.
Beltran, Kolombiya yönetimi ile yapılan ve başarısızlıkla sonuçlanan barış görüşmelerinin de ELN adına baş müzakerecisiydi. Dolayısıyla gerçekleştirdiğimiz söyleşide kendisine ülkede silah bırakan FARC’ın yaşadığı tecrübeleri ve ELN’nin barışa dair görüşlerini sorduk. Beltran, farklı öz savunma yöntemlerinden/deneyimlerinden mevcut eylemlerle birlikte hükümetin devrilmesine kadar dikkat çekici yanıtlar verdi, barışta ısrarının çıkarttıkları derslerle mümkün olduğunu belirtti.
- VERGİLER SAVAŞ UÇAKLARINA…
Defalarca yinelediğimiz gibi, Kolombiya geçtiğimiz yıllarda düzenlenen sokak gösterilerinden çok daha kitlesel bir harekete ev sahipliği yapıyor. Son yıllarda bir diğer Ulusal Grev de dahil olmak üzere, üniversite eylemleri, paramiliter suikastlere karşı eylemler, Devlet Başkanı Ivan Duque’nin neoliberal politikalarına karşı eylemler… gibi pek çok gösteriye tanıklık ettik. Bu nedenle Beltran’a yönelttiğimiz ilk soru, ELN’nin bugün Kolombiya’da yaşananları nasıl yorumladığı oluyor.
“Halk sokak sokakta, çünkü hükümet artan finansal açığını kapatma bahanesini kullanarak insanlara yeni vergiler getirmek istedi. Ancak tüm siyasi güçler, krizin faturasının orta sınıf ve yoksullar tarafından karşılanmasını reddetti” ifadelerini kullanan Beltran, asıl sorunun Vergi Reformu ile pandemi harcamalarından ziyade gerçek dışı bir savaş bütçesinin karşılanmak istenmesi olduğunu ekliyor: “Özellikle uluslararası savaşı ileletmek için vergiler savaş uçaklarının alımında kullanıldığında bardak taştı. Trump’tan miras kaldığı için reddedilen bir politika olduğunu da eklemeliyiz. Burada asıl nokta, risk oranı belirleyen ajanslardan düşük not alma tehdidi altında Genel Ulusal Bütçe’nin dış borçlar için kullanılması. Bu da reddedildi ve yerine dış borcun tekrar tartışılma önerisi yapıldı. Ulusal Grev’in 5. gününden sonra da hükümet Vergi Reformu’nu geri çekmek zorunda kaldı.”
- ‘ELN ÜYELERİ ŞEHİRLERDEDİR’
Gösteriler devam ederken ELN ve yeniden silahlanan FARC gruplarının adı sık sık zikrediliyor. Öyle ki Kolombiya Ulusal Başsavcısı Francisco Barbosa Delgado, gösterilerin doğrudan bu örgütlerle ilişkili olduğunu söyledi. ELN’nin ‘hükümetin halk düşmanı yöntemlerine karşı yürüyüşlere katılan tüm Kolombiyalılar gibi şehirlerde olduğunu’ söyleyen Beltran, kendilerine bağlı silahlı cephelerin konumuna dair de açıklık getirdi:
“Kırsal alanlardaki cephelerimiz eylemcilere saygı gösteriyorlar ve Ulusal Grev’e doğrudan destek verildiği şeklinde yorumlamalardan kaçınmak için yürüyüş düzenlenen yerlerin yakınlarında askeri eylem gerçekleştirmiyorlar. ELN’nin resmi açıklamalarında da, Barış Süreci düşmanı ve Kolombiya’da demokratik değişimlerin karşısında yer alan üçüncü Uribe hükümetini devirme çağrısı yapıldı.”
- ‘HÜKÜMET SOKAĞI SAVAŞ OLARAK GÖRÜYOR’
Kolombiya’daki Ulusal Grev’in dünya çapında gündem olmasındaki en önemli neden, gösterilere yönelik şiddetin artışı oldu. Eylemcilerin öldürüldüğü görüntüler kameralara yansıdıktan kısa bir süre sonra tüm ülkede tedirginliğe yol açtı. Beltran’ın Gazete Duvar ile paylaştığı rakamlara göre, 6 Mayıs’tan Ulusal Grev’in dokuzuncu gününe kadar 37 kişi polisler, askerler ve üniformasız tetikçilerce öldürüldü, 934 kişi gözaltına alındı, 98 kişi silahlı kuvvetlerin ateşli silahları ile yaralandı. 11 kadın cinsel saldırıya uğradı. 26 kişi gözünü kaybetti. 379 kişi kayıp. 1728 kişi de ağır bir şekilde darp edildi.
“Pandemi bugün sokakta değişim talep eden milyonlarca Kolombiyalıyı yoksullaştırdı. Bu da gösteriyor ki aşırı sağ rejim, sadece toplumsal baskıdan anlıyor ve böyle hareket ediyor. Tıpkı yıkılan Vergi Reformu’nda olduğu gibi. Uribe göstericilere ateş açma emri verdi, bu nedenle Silahlı Kuvvetler ve narko-paramiliterler göstericilere ateş açıyor” ifadelerini kullanan Beltran, Kolombiya hükümetinin gösterileri bir ‘savaş’ olarak değerlendirdiğini vurguluyor: “Toplumsal gösterilere bir savaş olarak yaklaşılması dünya çapında bir ret yanıtı aldı. Fakat bu baskı, 200’ü aşkın yol kapatma ile 800’den fazla yerleşimi kapsayan gösterilerin dağılmasıyla başarıya ulaşmadı. Latin Amerika’daki ana savaş aygıtı, halk ayaklanmasıyla birlikte etkisiz hale getirildi.”
Sokaktaki gösterilerin ELN’ye göre nasıl bir yol izlemesi gerektiğini sorduğumuz Beltran hükümetin önceki Ulusal Grev’deki tutumunu tekrarlamak istediğini hatırlatıyor: “Çıkmaza giren hükümet, seferberliği yıpratmak ve bölmek için Kasım 2019’daki protestolarda zaten kullandığı bir manevra olan ‘diyalog çağrısı’ yapmak zorunda kaldı. Bu, hükümet ile müzakere değil ancak konuşma vaat edilen Ulusal Grev Komitesi için meydan okumayı temsil ediyor. Bu sırada, seferberlik devam ediyor ve kurbanlar için adalet talep ediliyor.”
- ‘FARC’IN DÜŞTÜĞÜ TUZAKTAN DERS ÇIKARTTIK’
Ulusal Grev’in hükümetçe kabul edilen talepleri, son haftaların en çok tartışılan konularından bir tanesi. Fakat bu grevin göstericileri tatmin edici şekilde sona ermesi nasıl mümkün olabilir? Çözüm yolunun nereden geçtiğini sorduğumuzda Beltran, “Ulusal harcamalardaki öncelikleri değiştirmek, savaş harcamalarından vazgeçmek ve IMF’ye yapılan ödemeleri durdurmak” yanıtını veriyor ve yaklaşmakta olan seçimlerin mevcut iktidar açısından bir sınav olacağını söylüyor, “Bu amaçla ülkedeki güçlerin ilişkisi güçleniyor fakat yine de başarılmış değil. Mevcut halk ayaklanmasıyla yıkılan hükümet koalisyonu yeniden inşa edilirse hükümet minik bir vergi reformunu geçirebilir duruma gelecek. Yine de kalan 15 aylık süresi boyunca çok zayıf bir hükümet olacak. Her ikisi de 2022 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gidişatını değiştirecek halk hareketinin tarihsel zaferidir.”
FARC’ın, Kolombiya hükümetiyle yaptığı barış anlaşmasının ardından başlayan suikastlar ülkedeki en kritik krizlerden bir tanesi. Barış anlaşmaları imzalandığında savaş yüzünden yerinden olan onbinlerce kişinin yerine yurduna döneceği müjdelenirken, bugün aynı kişiler eski kaderleriyle yeniden yüzleşiyor. Toplumsal hareketin liderleri, silah bırakan eski gerillalar ise her gün paramiliter suikastlara kurban gidiyor. Hal böyle olunca tam anlamıyla başarısızlığa uğramış bir anlaşma ve barışa olan inancın yıpranması ile karşı karşıya kalıyoruz.
Böylesi bir güvensizlik ortamında, devletin üniformalı ya da üniformasız şiddeti Ulusal Grev esnasında da tırmanırken alanda tartışılan bir konu diğer “Kendimizi nasıl savunacağız?” sorusu oldu. ELN’nin Camilo Torres Restrepo Ulusal Şehir Savaşı Cephesi, 5 Mayıs tarihinde yaptığı yazılı açıklamada Ulusal Grev’e destek mesajını yenilerken göstericilere yönelik saldırıların ardından “Ulusal grevin hedeflerine ulaşana dek, kentlerimizin sokaklarında şahit olduğumuz barbarlıklara karşı kendimizi savunarak daha fazla örgütlenebilmek doğrultusunda lazım olan her türlü silahın kullanılması gerektiğini belirtiyoruz” ifadeleri ile ‘silahlı savunma’ vurgusu yapmıştı.(1) Beltran’a savunmayı ve başarısızlığa uğrayan barış sürecini sorduğumuzda kendisi bize doğrudan ve basit bir şekilde ‘silah’ yanıtı vermek yerine bugünlerde Kolombiya’da karşımıza çıkan bir öz savunma modeli olan Topluluk Muhafızları’ndan söz etti:
“Kolombiya’nın bugün yaşamakta olduğu tarihsel ders, sadece halk ayaklanması ile insanların haklarına kavuşabileceği. Sokakta seferber olanlar kendilerini korumaları gerektiğini öğrendiler, çünkü rejim barışçıl gösterilere ‘savaş’ muamelesi yapıyor. Bu bilgiye kendi topraklarını ve liderlerini korumak için tek garanti olan Topluluk Muhafızları’nı yaratan yerli-siyah ve köylü toplulukların getirdiklerini ekleniyor. Kendilerini maruz kaldıkları zulüm ve imhadan korumak için başka bir yolları yok. Kolombiya rejimi genlerinde şiddetli ötekileştirme taşıyor. Bu yüzden halk kendilerine uygulanan devlet terörünün karşısına dikilmek için kendilerini eğitmek mecburiyetinde kaldı.”
Artık tek meşru gücün devrimci gerillalar olmadığını söyleyen Beltran, bu anlamda farklı bir stratejik alternatifle karşı karşıya olmalarının önemini belirtiyor. Barış sürecine dair ise FARC’ın karşılaştığı tuzakları işaret ediyor: “Zalimin zulmüne karşı meşru güç kullanımı artık devrimci gerillaya has değil, Halk gücünün stratejik ilerlemesi var. Direnişçi eylemlerimizle tamamladığımız bir gerçeklik var. Sosyal adalet, demokrasi ve egemenlikle barış içinde bir ulus olma hedefinin ardında halkın tüm mücadelelerinin bir araya geldiği bir strateji var. Mevcut çatışmaya siyasi bir çözüm bulma çabamızı sürdürüyoruz, fakat FARC’a kurdukları tuzaklardan da dersler çıkartarak… Bu da başka bir müzakere modelinin formüle edilmesini gerektiriyor, çünkü FARC ile yarattıkları modelin başarısız olduğu kanıtlandı. Bu görevde Kolombiya toplumunun çeşitli kesimleriyle birlikte çalışıyoruz.”
Gazete Duvar: Kaval Alpaslan