T H K C – KIR GERİLLA BİRLİKLERİ
KOÇER ERMUTLU İLE RÖPORTAJ
Birleşik Devrim Dergisi : Che Guevara’nın Tarihsel ve Güncel açıdan anlamı ve önemi nedir?
Koçer Ermutlu : Arjantinli doktor, marksist politikacı ve Enternasyonalist gerillaların lideri Ernesto Che Guavara denince aklımıza hep o resim gelir, Bir masanın üzerinde, uzun sakallarıyla, düşmanıyla hâlâ alay eder gibi gülümseyen o adam ve etrafında, marifetlerini sergilemek isterken kazdıkları kuyuya düşen katiller sürüsü. Ernesto Che Guevara, yattığı yerde o kadar heybetli, o kadar rahattır ki çevresindekiler de bir o kadar küçük ve siliktirler ki. Bir fotoğraf, devrime ancak bu kadar hizmet edebilir! CIA uşaklarının basına dağıttığı o fotoğrafın üzerinden tam 50 yıl geçti. O günden bu güne hiçbir çarpıtma ve kara propaganda girişimleri hiçbir şeyi değiştirmedi. Elli yıl sonra, hâlâ dünyadaki milyonlarca insan ondan derin bir sevgi ve saygıyla söz ediyor; milyonlarca insan onu emekçilerin, yoksulların, ezilen halklar ordusunun başkomutanı olarak görüyor. Kilometrelerce uzaklıktaki bir gösteride resimleri bir bayrak gibi dalgalanıyor. Tam anlamıyla evrensel bir olgu haline geldi.
21.yy da şafağın ışığıyla aydınlanırken mesele: Emparyalizm dünyadan silinmesi ve halkların zulümden kurtulması için, kuşku ve kararsızlık nedir bilmeyen, bir devrim samimiyeti, iradesi, inancı olan CHE olabilmekte.CHE’nin klasik yöntemlerin dışında bir tarzı var ve tabiki de bugünlere kadar gelen bir etkisi de var. Havana’da şeker kamışı kesip ekonomi üzerine genelgeler hazırlayan adamla Bolivya ormanlarında gerilla örgütleyen adam aynı kişidir. Sıkıcı görevlerden bunalmış bir kişinin kendini sokağa atması değildir, onun dağlara doğru yönelmesi, sosyalizme bakışının doğrudan bir sonucudur.
CHE, Prag’da yaptığı gözlemleri Fidel’e aktarırken vardığı sonuç tam böyledir. Ancak başka devrimler ve başka zaferler yoluyla bütün bu çürümüşlüğün savrulup atılabileceğini ve her yeni devrimin bir öncekini garantiye alacağını düşünmektedir. Bolivya üzerine bugüne kadar çok şey söylendi, bundan sonra da söylenecektir. Gerilla hareketi ve genel olarak sınıf mücadelesi hiçbir zaman düz bir hat izlemez. Kimi zaman kritik noktalar ortaya çıkabilir. Mesela: kırılmaya uğrayabilirsiniz, yada taktiksel bir hata veya gerillanın yanlış bir yoldan geçmesi gibi yani siz somut hata yapmasanız bile dışsal koşullar aleyhinize gelişebilir. Bütün bunlar yaptığımız işi mecara haline getirmez yani Che’nin Bolivya yollarına düşmesi kimilerinin sandığı gibi maceracılık değildir.
Che olmak, Devrim denilen şeye, ezilen halkların o büyük gününe uçsuz bucaksız bir inançla bağlanmak ve bütün ömrünü bu iş için ortaya koymak ve devrimin sorumluluğunu üstlenmektir! Özetlersek: Ernesto Che Guevara, bir devrimci profilini kendi kişiliğinde yaratıcı bir biçimde üretmiş , salt yerelliğe ve belli bir zamanın ihtiyaçlarına değil, evrenselliğe denk düşen bir devrimcilik tipini inşa etmiştir. Devrimci iradeyi kendi kimliğiyle bütünleştirmesinden, birçok alanda yarattığı özgünlük, onu günümüze dek güçlü bir kişilik olarak taşımış ve geleceğe de taşıyacaktır.
Bu anlamda onun bugüne dek gelen ışığının yalnızca bir kahramanlık öyküsüne dayandığını düşünmek ciddi bir yanılgıdır. Ve hiç sakınmaksızın diyebiliriz ki Che, önümüzdeki sürecin oluşacak olan, oluşmakta olan yeni kuşakların mücadelesinde daha da zenginleşerek yeniden üretilerek yeni devrimci kadro ve devrimci önder tipinin somut bir örneği olacaktır. Son olarak diyebiliriz ki, 21.yy da Che olmak, bütün bunları kavramakla birlikte geride bıraktığı muazzam tarihsel zenginliği yeniden ele alarak ileriye taşımaktır.
Birleşik Devrim Dergisi : 100. yılına girerken Ekim Devrimi’nin Tarihsel ve Günümüz açısından anlamı ve önemi nedir?
Koçer Ermutlu : Şüphesiz ki Ekim Devriminin baş mimarı Bolşevik partidir. Bolşevik parti tarihsel deneyimlerin ışığında oluşmuştur. Ekim Devrimi, tartışmasız biçimde bütün insanlık tarihinin dönüm noktasıdır. Bu devrim ezilenlerin gerçekten iktidar oldukları ve en önemlisi bu iktidarı kalıcı hale getirdikleri bir toplumsal harekettir. Ekim Devrimi, sömürüyü ve sınıfları yok etmek üzere gerçekleştirilen bir devrim olmuştur. Sömürünün ve sınıfların yok edilebilmesi; çıkarları, sömürünün ve sınıfların ortadan kalkmasından yana olan işçi sınıfı aracılığıyla gerçekleştirilebilirdi.
Devrimci ustaların kapitalizmden sosyalizme geçileceği önermelerinin Sovyet somutunda yaşam bulmasıdır. Devrimci ustalar tarafından teorik boyutta tespit edilen bu önermeler, yaşamın pratiğinde somutluk kazanarak gerçeklik halini almıştır. Koca bir 100 yıl, bu muazzam olayın doğrudan ya da dolaylı biçimde belirlediği gelişmeler. Ekim Devrimi’nin teorik ve pratik mirasından etkilenmemiş, ondan uzakta gerçekleşmiş bir tek toplumsal olgu yoktur. Sömürüyü ve sınıfları ortadan kaldırmayı hedefleyen devrimler, Ekim Devriminin deneyimlerini de çözümleyerek gelişmişlerdir.
Stalin’in şu sözleri çok iyi özetlemiştir; “Yalnız ‘ulusal çerçeve içinde’ bir devrim değildir. O her şeyden önce, uluslararası çapta, dünya çapında bir devrimdir. Çünkü dünya tarihinde eski kapitalist dünyadan, yeni sosyalist dünyaya doğru insanlık tarafından meydana getirilmiş köklü bir dönemeci kaydetmektedir. Proletarya devrimler çağı başlarken yaşanılan deneyimlerden de önemli derslerde çıkarmak gerekiyor. 1917’de çıkılan yol, 1990’larda nereye varmış olursa olsun, bu tarihsel olgunun değeri tartışılmaz biçimde ortadadır. Bugün, 2017 yılında, çok net olarak ve hiçbir tereddüt duymaksızın söyleyebiliriz: Durduğumuz yer, bir yüzyıl önce Lenin’in durduğu yerdir.
Hiç şüphesiz Çağlar çağlara benzemez, görevler de görevlere benzemez. Bu benzetme mekanik bir biçimde ele alınmamalıdır. Fakat sürece tarihin içinden baktığımızda kesintisiz bir devamlılıktan söz etmemiz mümkündür. Çin,Vietnam,Küba vb..Yüzyılın siyasi tarihinin hiçbir noktasında boşluk yoktur. Leninist çizgi, her aşamada yenilenerek günümüze, devrimci sosyalizme dek uzanmıştır.
Bu birikim, ileriye sıçramak için gerekenden çok fazlasını bizlere sunmaktadır .Emperyalizm koşullarında, tüm ülkelerde devrimin nesnel koşulunun mevcut olduğunu dikkate aldığımızda yaşanmış deneyimlerden ders çıkarmak yeni Ekimler için yaşamsal bir önem taşımaktadır. O halde bize düşen; Marksist felsefenin temeli olan ‘somut koşulların somut tahlili’ni yaparak ve yaşanan devrim deneyimlerini de inceleyip onlardan çıkarttığımız dersleri ekleyerek, emperyalizmin bir halkası olan ülkemizi yeni ekim’e götürecek öznenin oluşturulmasıdır. 21. yüzyılı bir daha burjuvaziye teslim etmemek üzere kazanmak, ancak böyle bir sağlam temel üzerinde yürüdüğümüz zaman mümkün olacaktır.
10 Ekim 2017