İHD, 6-7 Eylül 1955 62. yılında yayımladığı açıklamada saldırıların bir devlet operasyonu niteliğinin yanı sıra Hıristiyan inancına karşı saldırı niteliği de taşıdığının altını çizdi
İHD İstanbul Şubesi, 6-7 Eylül 1955 kitlesel pogromunun 62. yılında bir basın açıklaması yayımladı. Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon tarafından yapılan açıklamada, ellerinde Türk bayrakları, kamyonlarla taşınan kalabalık grupların başta Rumlar olmak üzere Yahudi, Ermeni, Müslüman olmayan yurttaşların ev ve işyerlerine saldırdığı, Yeşilköy’den Nişantaşı’na, Aksaray’dan Edirnekapı’ya, Laleli’den Bakırköy’e, Beykoz’dan Kalamış’a, İstinye’den Çengelköy’e kadar 40 kilometrekarelik bir alanda yaktığı, yıktığı, yağmaladığı, linç ettiği, tecavüz ettiği, öldürdüğü olayların bir devlet operasyonu olduğunun altı çizildi.
Saldırılar Hıristiyan inancına karşı yapıldı
6-7 Eylül hakkındaki en kapsamlı kitabın yazarı olarak tanınan Speros Vryonis’in verdiği rakamlara göre kayıtlara geçtiği kadarıyla 37 kişinin öldürüldüğü, 400 kadının tecavüze uğradığı, bazı rahiplerin bıçakla ve zorla sünnet edildiği, onlarca kişinin linç edildiği olaylarda yalnızca İstanbul’da değil, İzmir ve Ankara’da da benzer olaylar yaşandığına,Urfa, Mardin, Midyat’ta da Süryanilere saldırıldığına dikkat çekildi. 4 bin 214 ev, 73 kilise, 26 okul, 1 sinagog, işyeri ve dükkan benzeri toplam 5 bin 317 mekanın yakılıp yıkıldığı, yağmalandığı olaylarla ilgili kullanılan fotoğraflarla “azınlıklar zengindir ve saldırı bu zenginliğe karşı yapıldı” algısının oluşturulmaya çalışıldığına dikkat çeken Komisyon, saldırganların enerjisini Hıristiyan nefretinden aldığına ve saldırıların da Hıristiyan inancına karşı yapıldığını belirtti.
İstos Yayın tarafından 2015’te yayınlanan “Patrikhane Fotoğrafçısı Dimitrios Kalumenos’un Objektifinden 6/7 Eylül 1955” başlıklı kitapla 6-7 Eylül pogromunun tek boyutlu temsilinin eksikliğinin ortaya konduğu belirtilen açıklamada tahrip edilmiş kilise ve mezarlıklara dikkat çekildi:
Saldırılar en yıkıcı, en tahrip edici yüzünü başta Rumların olmak üzere gayrimüslimlerin kutsallarına, kiliselerine, sinagoglarına, mezarlıklarına karşı göstermiştir. Kiliseler birkaç saat içinde harabeye çevrilmiş, dinamitle patlatılmış, ateşe verilmiştir. Kilise içinde kutsal eşyalar tahrip edilmiş, İsa tasvirlerinin gözleri oyulmuş, haçlar kırılmış, mezarlar açılıp cenazelerin kemikleri ortalığa saçılmış, yeni gömülmüş bir cenaze ağaca asılarak karnına Türk bayrağı saplanmıştır.
İstanbul nüfusunun 10’da 1’i saldırılara katıldı
Öte yandan, resmi tarihi sorgularken devletin suç işlediği, suçunu kabul etmediği, üzerini örttüğü, hesabını vermediği, Rum toplumunun ağır kayıplarını tazmin etmediği, bir özür bile dilemediği gerçeğinin altını çizildi.
Speros Vryonis’in verilerine göre 100 bin kişinin olaylara katıldığı, bu sayının o günkü İstanbul nüfusunun onda birine denk geldiği belirtildi ve halkın katliama katılım oranı gözler önüne serildi.
İnsan hakları savunucuları, ırkçılık ve ayrımcılık karşıtları olarak bizler, bugün, 6-7 Eylül pogromunun 62. yılında, hem Türkiye’de devlet geleneğinin, hem de devletin dayandığı tabanın, yani Türkiye’nin Müslüman nüfusunun tarihini sorguluyor, Hıristiyan ve Yahudi düşmanlığını bir nefret suçu olarak bir kez daha lanetliyoruz.