Gazi Katliamı 26. yılında bir yürüyüş ve basın açıklamasıyla protesto edildi. Gazi Cemevi önünde toplanan binlerce insan ve katledilenlerin aileleri, saldırıların yapıldığı kahvehanelerin önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Bizler devletin polisiyle öldürülen tüm canlarımızın mücadelesini son nefesimize dek devam ettireceğiz.” denildi. Kitle Gazi Mezarlığı’nda da bir anma yaptı.
İstanbul Gazi Mahallesi’nde bulunan ve Alevilerin gittiği kahvehanelere, bundan tam 26 yıl önce 12 Mart 1995’te kontrgerilla elamanlarının saldırması sonucu bir Alevi Dedesi olan Halil Kaya öldürüldü, 5’i ağır toplam 25 kişi yaralandı.
Daha sonra saldırganlar saldırı sırasında içinde bulundukları taksiyi gasp ederek taksi şoförünü öldürdüler. Bu saldırganların kim oldukları ortaya çıkarılmadı. Gazi Mahallesi halkı, bu saldırıdan sonra protesto için mahalle karakoluna doğru yürüyüşe geçti. Halkın yürüyüşe geçmesiyle birlikte polis Gazi halkının üzerine ateş açtı. Bu saldırıda bir kişi daha hayatını kaybetti. Ertesi gün saldırıyı protesto etmek çin binlerce insan İstanbul’un her yerinden Gazi Mahallesi’ne geldi. Halk tekrar yürüyüşe geçti. Polis halka saldırdı ve 15 kişi katledildi.
15 Mart’ta Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi’nde polisin halkın üzerine ateş açması sonucu 5 Alevi yurttaş daha katledildi. 12-15 Mart tarihleri arasında devam eden saldırılarda onlarca çok sayıda insan da yaralandı.
Gazi Katliamı’nın 26. yılı dolayısıyla Gazi Cemevi önünde bir araya gelen aileler, Aleviler, devrimci ve sosyalistler “Gazi’den Ümraniye’ye Adalet İstiyoruz” yazılı pankartın arkasında yürüyüşe geçti.
Binlerce insanın mezarlığa doğru yürüyüşü sırasında katledilen canların ismi okunarak ‘yaşıyor’ diye seslenildi.
Sivas Katliamı’nda yaşamını yitiren Hasret Gültekin’in sesinden türkülerin de çalındığı yürüyüşe gençlerin yoğun katılımı dikkat çekti.
Sivas Katliamı’nda yaşamını yitiren Hasret Gültekin’in sesinden türkülerin de çalındığı yürüyüşe gençlerin yoğun katılımı dikkat çekti.
Burada öldürülen Dilek Şimşek’in kardeşi Erkan Şimşek, ‘Gazi-Ümraniye Şehit Aileleri, Sultangazi Alevi Kurumları ve Gazi Halkı’ adına basın açıklamasını okudu.
- Açıklamada şunlar dile getirildi:
“Bugün 12 Mart. Yine yüreklerimizde aynı öfke, aynı acı ile Gazi Mahallesi ve Ümraniye’de katledilen canlarımızı anmak için toplandık. Onlara olan vefa borcumuzu yerine getirmek için bir kez daha katledildikleri yerdeyiz.
Sevgili dostlar, bundan tam 26 yıl önce 12 Mart 1995’te İsmetpaşa Caddesi’nde, bagajında şoför Mesut Efe’nin cesediyle birlikte ilerleyen ticari taksiden açılan ateşle, Dostlar, Cihan, Yavuz Kardeşler, Doğu kahvehaneleriyle, Sarıcıoğlu pastanesi kurşun yağmura tutulmuş, Doğu kahvehanesinde oturan Halil Dede hayatını kaybederken 5’i ağır 25 kişi yaralanmıştı. Gazi halkı için bu tür saldırılar yeni değildi. Baskı, terör hiçbir zaman eksik olmamıştı Gazi halkının üzerinden. Gazi Halkı alışıktı böyle saldırılara. Ama alışık olmak kanıksamak anlamına gelmiyor, tam tersine öfkeyi kabartıyordu. Kabaran öfkeyle halk bir anda sokakları doldurdu.
“AMAÇ ALEVİ-SÜNNİ ÇATIŞMASI YARATMAKTI”
Eli kanlı katillerin amacı halkı birbirine kırdırmak suretiyle Alevi-Sünni çatışması yaratmaktı. Ama Gazi Halkı provokasyonu yapanı da, yaptıranı da, nedenini de biliyordu. Amaç Gazi’de devrimci muhalefeti sindirmek ve tüm devrimci, demokrat halka gözdağı vermekti. Saldırı; Alevisi, sünnisiyle tüm halkaydı. Katiller nasıl oldu da, Gazi gibi polis devriyelerinin her zaman çok yoğun olduğu bir yerde, ellerini kollarını sallayarak ortadan kayboldu.
Bunun açıklamasını Gazi Halkı biliyordu. Bu nedenle öfkesi sel oldu ve Gazi karakoluna akmaya başladı. Katillerin yakalanması ve cezalandırılmasını isteyen Gazi Halkına, bu kez de, halkın can ve malını korumakla görevli olması gereken devlet güçleri tarafından, dünya basınının gözü önünde, hedef gözetilerek otomatik silahlarla ateş edilmiş, bulunduğumuz ve karanfillerimizi bıraktığımız bu yerde onlarca kişinin ölümüne yüzlerce kişinin yaralanmasına neden olunmuştur.
“VAHŞET ÜÇ GÜN BOYUNCA SÜRDÜ”
Gazi Halkı’nın zalime ve zulme direnişi, sokağa çıkma yasağına, katliamlara, devletin polisinin sergilediği vahşet görüntülerine, 18 şehit, yüzlerce yaralıya rağmen 3 gün boyunca sürmüştür. Birçok ilde ve Avrupa ülkelerinde Gazi halkına destek yürüyüşleri yapılmış, Ümraniye’de Gazi halkına destek vermek, katliamı protesto etmek isteyen kitleye, bir okulda pusuya yatmış katiller tarafından ateş edilerek 4 canımız katledilmiştir.
Günlerce ülkenin gündemine oturan direnişte, basında da çok net görüldüğü üzere vuranların kim olduğu belli olmasına rağmen, açılan göstermelik davada yargılanan katiller cezalandırılamadı. Sadece katil polislerden Adem Albayrak’a 4 kişiyi öldürmekten 3.5 yıl, Mehmet Gündoğdu ‘ya 2 kişi öldürmekten 1 yıl 8 ay ceza verildi. Yani dostlar, günlerce süren olaylardan sadece 2 polis sorumlu tutuluyordu. Gazi’de yaşanan bu katliamdan; dönemin başbakanı Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Müdürü İstihbarat Daire Başkanı Hanefi Avcı, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, İstanbul Emniyet Müdürü Nejdet Menzir ve bunların tetikçileri sorumludurlar ve cezalandırılmalılar. Cezalandırılacaklarına olan inancımız bu dönemde de ne yazık ki yok.
“SALDIRILAR SÜRÜYOR”
Kendi yarattıkları örgütü bahane ederek bugün de OHAL kapsamında devrimci-demokrat aydın, sanatçı, akademisyen, seçilmişler nezdinde tüm muhalifler yargılanıyor, hapishanelerde özgür tutsaklara tek tip dayatması ile tüm halka saldırılar devam ediyor. Dersim, Ağrı, Sivas, Çorum ve Maraş’ta olduğu gibi Gazi Mahallesi katliamlarında da aynı sindirme silsilesiyle faşist yüzünü 19 Aralık, Suruç, Cizre ve Ankara Gar saldırılarıyla devam ettirmektedir.
“GAZİ’DE İKİ GENCİMİZ KATLEDİLDİ”
14 Nisan 2017’de bir aracın içerisinde 4 gencimizi kolluk güçleri tarafından tarandı. Barış Kerem, Oğuzhan Erkul katledildi. Bizler bu davada yargılanan polislerden Erkan E. Kenan A., Zafer S., ve Davut B.’ın yeniden yargılanarak hak ettikleri cezaları almalarını istiyoruz. Aynı cezasızlık hali Berkin Elvan, Kemal Korkut davalarında da kendini göstermiştir. Davacısıyız, sanığıyız, tanığıyız.
“BASKILAR ARTIYOR”
Halklarımızı çürütmek isteyen ve suç üreten tekçi sistem Dersimde bir insanı kamilimizi 65 yaşında Veli Yıldız’ı uygulama haline getirdiği gizli tanık uydurması ile tutuklamıştır. Hanesinin kapısına kilit vurmayanları, zindanlara atarak tam vicdansızlık ve hukuksuzluk uygulanmıştır. Amasya da kadrolu selefist imamlar halkımızın inanç değerlerine saldırmaktan hiç de geri durmamakta, doktoru fişlemekte, yargısı iş bitirmekte, kolluğu zindana götürmekte. Adalet arayışında halkın yanında olan ÇHD ve ÖHD’ye baskılar artarak devam ediyor.
Adalet arayışı bugün en temel hak talebi olarak birlik olma odağımızdır. Yaşamlarını Adalet arayışına adayan Grup Yorum üyeleri Helin Bölek, İbrahim Gökçek, Halkın Avukatı Ebru Timtik ve Mustafa Koçak adalet için direnerek Feda ettiler. Bugün onlarca gazeteci ve siyasetçi adaletsizliğe karşı direnişlerinden dolayı zindanlarda dirence devam ediyor. Tecrit aklına karşı, Adalet ve Barış arayışı açlık grevleri ile zindanlarda direncini göstermeye devam ediyor. Bugün 106. Gününde açlık grevlerindeler talepleri karşılansın. Onlarca gazeteci ve siyasetçi AİHM kararlarına rağmen hukuk tanımaz bir şekilde zindanlarda tutulmaktadır. Haklarını arayan işçi ve emekçiler sermaye hizmetkarlığına soyunarak, beş müteahhidi beslerken, emekçileri terörist ilan etmektedir.
“İKTİDAR ÜLKE İÇİN BEKA SORUNU”
Basına, sanata, siyasete, medyaya, baskılar hiç yavaşlamadan devam etmekte, gazeteciler sokak ortasında linç edilmekte. Grup Munzur üzerinden baskılar devam etmektedir. Parti kapatma gündemleri ile yöneteme krizinde Halkın temsiliyet değerleri de elinden alınmak istenmektedir. Boğaziçi Üniversitesitesi’nde rektörünü seçmek isteyen, atama rektör istemeyen öğrencilere her türlü baskı reva görülmektedir. Bizler biliyoruz ki bu baskı, zulüm, adaletsizlik tekçi sistemlerini ve iktidarlarını korumak içindir. Beka sorunu olan ülke değildir. İktidarları için ülkeyi ve halklarımızı bekalarına kurban vermek istemektedirler. Tek cümle ile Ülkenin beka sorunu yoktur, iktidar ülke için beka sorununa dönüşmüştür.
“SON NEFESİMİZE KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ”
Bütün bunlar yönetememe krizinin sonucu olarak yaratılan milliyetçi cephe iktidarı üzerinden bölgemizde olan tüm halklara karşı savaş açılmıştır. Bu savaş bizim savaşımız değildir ve reddediyoruz. Bu düzende tek seçeneğimiz örgütlü olmak
Son olarak hepinize katılımızdan dolayı teşekkür ederiz. Bizler devletin polisiyle öldürülen tüm canlarımızın mücadelesini son nefesimize dek devam ettireceğiz. Yeni canların öldürülmemesi için aramızda gezinen katillerin, Gazi olaylarını planlayan, organize eden sorumluları bulunarak cezalandırılmasını istiyoruz.
Binlerce eli silahlı katilin karşısına sadece yürekleriyle çıkan, binlerce katilin onlar karşısında nasıl korkak ve aciz olduklarını, halkın gücünü tüm Türkiye ye gösteren Şehitlerimizi ve Gazi Halkını selamlıyoruz.”
Kitle, basın açıklamasının ardından şehitleri anmak için Gazi Mezarlığı’na yürüdü.
Mezarlıkta yapılan açıklamanın ardından Haşim Kızılveren Dede gulbenk okudu.
Bu arada Gazi Cemevinde katliamda yaşamını yitirenler anısına lokma verilecek.
Gazi Katliamı protestosu sırasında çok sayıda polisin kitleyi ablukaya alması dikkat çekti.