Vladimir Putin: Filistin’deki Katliamların Sorumlusu ABD’dir

0 11
image_pdf

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Siyonist “İsrail’in işgal esareti altında tuttuğu Filistin’de (7 Ekim Aksa Tufanı sonrası) gerçekleştirdiği katliamlara ve soykırım saldırılarına yönelik yaptığı konuşmanın tamamı Hazal Yalın tarafından çevrildi. (*)

Konuşmasında Putin: “Gazze şeridinde meydana gelen korkunç olaylar, kaçacak, bombardımanlardan gizlenecek hiçbir yeri olmayan, tamamen suçsuz yüzbinlerce insanın ayrım gözetilmeksizin yok edilmesi hiçbir şekilde haklı gösterilemez. Kana bulanmış çocukları, ölen çocukları, kadınların, ihtiyarların nasıl acı çektiğini, sağlık personelinin nasıl öldüğünü izlerken elbette yumruklarımızı sıkıyoruz, Filistin’de, Irak’ta, Afganistan’da, Ukrayna’da yaşanan tüm sorunların sorumlusu ABD’dir.” dedi.

  • PUTİN’İN KONUŞMANIN TAMAMI:

Bugün sizinle bir dizi mesele hakkında görüşmek istiyorum.

Savunma Bakanı yurtdışı gezisinden döndü, gezinin sonuçlarını anlatacak, özel askeri harekâtın gidişatını rapor edecek.

Elbette Yakındoğu’daki durumu ve bizzat Rusya’da kanun ve hukuk düzeninin temin edilmesi meselelerini de konuşacağız. Yurttaşlarımın haklarının ve kamu güvenliğinin, sivil barışın ve milliyetler arası uyumun korunmasını da dış tehditleri dikkate alarak konuşacağız.

Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz günlerde dini cemaatlerin liderleriyle görüşmede Yakındoğu’daki dramatik durumdan, çokuluslu ve çok inançlı toplumumuzun istikrarsızlaştırılması ve bölünmesi için ülkemize, Rusya’ya karşı diğer bölgesel çatışmaları kullanma girişimlerinden söz etmiştim. Gördüğümüz gibi bunun için yalan, provokasyonlar, psikolojik ve enformasyon saldırılarına yönelik gelişmiş teknolojiler gibi çok farklı vasıtalar kullanıyorlar.

Tekrar ediyorum: Yakındoğu’daki çatışmaların, diğer bölgesel krizlerin arkasında olanlar bunların yıkıcı sonuçlarını bütün dünyada nefret ekmek, insanları çatıştırmak için kullanacaklar. Bu tür jeopolitik kukla oynatıcılarının gerçek bencil amacıdır bu.

Yakındoğu krizinin bugünkü döngüsünün nasıl başladığını hatırlayalım: İsrail’in sivil yurttaşlarına ve bu devletin topraklarındaki başkalarına karşı terörist saldırıyla. Suçluların ve teröristlerin cezalandırılması yerine ne yazık ki kolektif sorumluluk ilkesiyle intikam almaya giriştiklerini de görüyoruz. Bugün Gaze şeridinde meydana gelen korkunç olaylar, kaçacak, bombardımanlardan gizlenecek hiçbir yeri olmayan, tamamen suçsuz yüzbinlerce insanın ayrım gözetilmeksizin yok edilmesi hiçbir şekilde haklı gösterilemez. Kana bulanmış çocukları, ölen çocukları, kadınların, ihtiyarların nasıl acı çektiğini, sağlık personelinin nasıl öldüğünü izlerken elbette yumruklarımızı sıkıyoruz, gözlerimizden yaşlar yuvarlanıyor. Başka türlü anlatılamaz.

Ama bizi duygularımızın yönetmesine izin vermemeliyiz, buna hakkımız yok, bunu yapamayız. Yakındoğu’nun ve dünyanın diğer bölgelerindeki halkların trajedilerinin arkasında gerçekte kimin olduğunu, bu ölümcül kaosu kimin örgütlediğini, kimin işine yaradığını açık seçik bilmeliyiz. Bugün, benim görüşüme göre, bu herkes için de aşikâr ve anlaşılır hale gelmiştir: siparişi verenler açıkça ve küstahça hareket ediyorlar.

ABD’nin bugünkü yönetici elitleri ve onların uyduları, küresel istikrarsızlığın başlıca yararlanıcılarıdır. Kan rantlarını bundan çıkarıyorlar. Bunların stratejisi de aynı şekilde aşikârdır. Küresel bir süpergüç olarak ABD (küresel ekonomideki eğilimler itibariyle bile bunu herkes görüyor, biliyor) zayıflıyor, mevzilerini kaybediyor. Tek bir hegemonun olduğu Amerikan usulü dünya yıkılıyor, tedricen ama kaçınılmaz şekilde yok oluyor, geçmişte kalıyor.

Ama Birleşik Devletler bunu kabul etmek istemiyor, tersine hakimiyetini, küresel diktatörlüğünü korumak, uzatmak istiyor; bunu genel bir kaos şartlarında yapmak ise daha rahat, çünkü böyle bir kaosun yardımıyla rakiplerini, onların ifadesiyle (ülkemizin de içinde olduğu) jeopolitik hasımlarını, gerçekteyse yeni küresel gelişme merkezlerini, aşağılanmak ve uşak rolünü hayata geçirmek istemeyen egemen ve bağımsız devletleri dizginlemeyi ve istikrarsızlaştırmayı hedefliyorlar.

Bugün Rusya yeni, daha adil, çok kutuplu, bütün ülkelerin ve uygarlıkların eşit haklara ve imkânlara sahip olduğu bir dünyanın oluşmasına sadece aktif şekilde katılmakla kalmıyor. Biz sadece bu objektif tarihi sürecin liderlerinden biri değiliz; daha fazlasını söyleyeceğim, herkes biliyor zaten: Rusya, geleceğimiz için, adil bir dünya düzeni ilkeleri için, ülkelerin ve halkların hürriyeti için muharebe alanında çarpışıyor. Tutarlı bir şekilde çarpışıyoruz; askerlerimiz ve subaylarımız, kahramanlarımız silah yoldaşlarını kaybederek çarpışıyorlar.

Gene tekrarlıyorum: Filistinlilerin trajedilerinin arkasında, en genelde Yakındoğu’daki katliamların arkasında, Ukrayna’daki çatışmanın arkasında, dünyadaki pek çok çatışmanın, Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de ve diğer ülkelerdekilerin arkasında ABD’nin yönetici elitleri ve onların uyduları var. Bu herkes için artık aşikârdır. Her yere askeri üslerini oturtanlar, her fırsatta ve fırsat olmasa da devamlı askeri güç kullananlar, çatışma bölgelerine silah sevk edenler onlardır. Ukrayna’ya da, Yakındoğu’ya da mali kaynakları onlar gönderiyorlar, o Ukrayna’da ve Yakındoğu’da nefreti kışkırtıyorlar.

Muharebe meydanında sonuç alamayınca bizi bölmek, Rusya sözkonusu olunca içeriden zayıflatmak ve nifak ekmek istiyorlar. Rusya’nın küresel ve bölgesel problemlerin çözümüne, bu kapsamda Yakındoğu’da siyasi çözüme katılmasından da memnun değiller. Birileri onların talimatlarına uygun davranmadığında ya da konuşmadığında hiç memnun olmuyorlar. Onlar sadece kendi münhasırlıklarına, kendilerine her şeyin mübah olduğuna inanıyorlar.

Kutsal topraklarda kalıcı bir barışa ihtiyaçları yok, onların Yakındoğu’da devamlı bir kaosa ihtiyaçları var, bu yüzden akan kanın durması için Gazze şeridinde derhal ateşin kesilmesinde ısrar eden, krizden asalaklık etmek değil krizin çözümüne gerçek bir katkı sunmaya hazır olan ülkeleri her tür yöntemle itibarsızlaştırıyorlar. Uluslararası toplumun tutumunu açıklıkla ifade eden BM bile saldırılara, gerçek bir taciz ve itibarsızlaştırma girişimlerine maruz kalıyor.

Altını çizmek isterim: Yakındoğu’daki duruma bizim yaklaşımımızda, batının yaklaşımından farklı olarak, asla bencillik, entrika ve ikili oynama olmadı. Biz her zaman tutumumuzu açıklıkla beyan ettik ve ediyoruz, bu tutum yıldan yıla değişmiyor. Çatışmanın çözümünün anahtarı egemen, bağımsız bir Filistin devletinin, eksiksiz bir Filistin devletinin yaratılmasıdır. Bunu hem Filistin hem de İsrail yönetimine açıkça, dürüstçe ve defalarca söyledik.

Tekrar ediyorum: hakikat şudur ki, Rusya ne kadar güçlü olursa, toplumumuz ne kadar kenetlenmiş olursa kendi milli menfaatlerimiz kadar batının yenisömürgeci siyasetinin kurbanı olan halkların menfaatlerini de o kadar etkili savunabiliriz.

Bir kez daha altını çiziyorum: bilmek ve anlamak gerek ki, bir kötülük tohumu olan her yerde ağını bütün gezegene, bütün dünyaya dolamaya çalışan o örümcek oradadır; ve o, muharebe meydanında bizim stratejik yenilgimizi sağlamak istiyor, bugünkü Ukrayna topraklarında onlarca yıldır kendileri tarafından aldatılmış insanları kullanıyor. Biz özel askeri harekât kapsamında tam da bu düşmanla çarpışıyoruz; bir kez daha altını çizmek isterim ki bağımsızlık ve egemenliği için mücadele eden herkesin mevzilerini de tahkim ediyoruz.

Dün akşam Mahaçkale’de olan olaylar sosyal ağlar üzerinden de tertiplendi; bunlar başta Ukrayna topraklarından ve batılı istihbarat servislerinin casusları eliyle yapıldı. Bu bağlamda şu soruyu yöneltmek isterim: Tatlara [Kafkas yahudileri] ve onların ailelerine saldırmaya çalışarak Filistin’e yardım edilebilir mi? Tatlar, yeri gelmişken, Dağıstan’da adı olan bir millettir. Filistin’e yardım ancak bu trajedilerin arkasındakilerle mücadele edilerek yapılabilir. Biz, Rusya, onlarla özel askeri harekât kapsamında mücadele ediyoruz, bizzat onlarla; hem kendimiz için, hem de gerçek, hakiki bir hürriyet isteyenler için.

Ben, yeri gelmişken, Kiev rejimine de, onların okyanus ötesindeki efendilerine de şaşırmaktan kendimi alamıyorum. Bandera’nın ve Hitler’in diğer yandaşlarının şeref tribününe çıktıklarını biliyoruz, Ukrayna yönetiminin, holokost döneminin suçlusu ve cinayetlere bizzat katılmış olan İkinci Dünya Savaşı döneminin nazilerine alkış tuttuğunu ve batılı hamilerinin yönetimi altında Rusya’da pogromları ateşlemeye çalıştığını biliyor ve görüyoruz. Yeri gelmişken, o Birleşik Devletlerin yönetici çevrelerinde herkes biliyor mu bunu, emin değilim. İsrail vatandaşlarını güya o kadar önemseyenlerin Ukrayna istihbarat ögütlerinin Rusya’da pogromlar ateşlemeye çalışıyorlarsa eğer neyle iştigal ettiği üzerine bir soruşturma yürütmesi hiç fena olmazdı. Pislik, hepsi bu. Başka türlü söylemek mümkün değil.

Ama doğruyu ve adaleti gerçekten savunanlar, batının teşvik ettiği kötülük ve baskıyla, ırkçılık ve neonazizmle mücadele edenler şimdi cephede: Donetsk’te, Avdeyevka’da, Dinyeper’de çarpışıyorlar. Tekrar ediyorum: askerlerimiz ve subaylarımız. Gerçek bir erkeğin, gerçek bir savaşçının tercihi, eline silah alıp kardeşlerinin yanında saflara katılmaktır. Rusya’nın kaderinin, bütün dünyanın kaderinin, bu kapsamda Filistin halkının geleceğinin de tayin edildiği yerde olmaktır.

Bütün federal bölgelerin başkanlarının, kolluk organlarının ve istihbaratın yöneticilerinin dikkatini, Rusya’nın anayasal düzeninin, yurttaşlarımızın hak ve hürriyetlerinin, milliyetler ve dinler arasındaki uyumun korunması için katı, zamanında ve net eyleme geçme zaruretine çekmek istiyorum.

Şimdi önerilen bütün konuların görüşülmesine geçelim.”


(*) Rusçadan çeviren Hazal Yalın: “Putin’in akşam saatlerinde Güvenlik Konseyi, hükümet ve güvenlik organları yöneticileriyle yaptığı toplantının açılışındaki (bence tarihi önemde) konuşmasının tamamını çevirdim; metnin Kremlin sitesine tek parça olarak konulmaması, dolayısıyla parça parça çevirmek zorunda kaldım.”

image_pdf
Bunları da beğenebilirsin

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.