Uluslararası Kudüs Günü’nde Hasan Nasrallah’ın yaptığı konuşma

0 12
image_pdf

Her yıl Ramazan ayının son Cuma günü Uluslararası Kudüs Günü olarak kutlanıyor. Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Uluslararası Kudüs Günü vesilesiyle yaptığı konuşmada Gazze’de devam eden savaş, siyonist varlık “İsrail’in” Suriye’deki İran konsolosluğuna yönelik son saldırısı gibi birçok konuyu ele aldı.

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın Dünya Kudüs Gününde yaptığı konuşmada öne çıkan başlıklar:

İmam Humeyni’nin Filistin davasının yanında yer aldığına dair kararlı beyanı, İran’ın maruz kaldığı savaşların en önemli nedenlerinden biriydi. İslam Cumhuriyeti bu duruşu uğruna ekonomik, siyasi ve güvenlik açısından büyük fedakarlıklar yapmıştır. İran konumuyla, 1979’dan bu yana bu Siyonist varlığa direnen herkese destek oldu ve desteğiyle birçok denklemi değiştirdi. İslam Cumhuriyeti, bölgenin dosyalarını Amerikalılarla müzakere etmedi ve asla müzakere etmeyecek.

Bölgede İsrail’in mağlup edildiğini kabullenemeyen ve bunu idrak edemeyenler var. Direniş Ekseni halkları Siyonist düşmana karşı galib gelebilir ama ihmalkarlar cehaletlerinden dolayı bunu göremiyorlar. Yemen, denizde İsrail düşmanına bağlı gemilere saldırmaya başladığında, Körfez’deki bazıları bunu bir senaryo ve oyun olarak değerlendirdi.

İran asla mazlumlara ve dostlarına sırtını dönmeyecektir. Tüm direniş savaşçılarına göre İran ile dostluk onur ve şereftir. İran’la ilişkiler ve onunla ittifak bu çağda gururun, şerefin ve insanlık onurunun simgesidir. Utanması gereken, İsrail’le normalleşip suçlarını meşrulaştırandır. Utanması gereken, tüm bölge ülkelerinde işlenen suçların arkasında Amerika’nın olduğunu bilmesi gereken kişidir.

Düşman ve dost, bölge ve dünya açısından Aksa Tufanı öncesi ile sonrası her düzeyde aynı değildir ve en önemlisi İsrail bu sonucu kabul etmektedir. Aksa Tufanı, İsrail’in bekasını ve varlığını tehlikeye atmış, onun kırılganlığını, zayıflığını, güvenliğini, siyasi ve ahlaki başarısızlığını ortaya çıkarmıştır.

Bu savaş aklını kaybetmişlerin savaşıdır ve savaşın başarısız olmasının nedenlerinden biri de budur; çünkü düşman varlığı bu savaşı akılla yönetmemektedir ve 6 ay süren savaşın ardından Netanyahu, Gallant ve diğer pek çok kişi hâlâ akıllarını kaybetmiş durumda. Aradan geçen 6 ayın ardından Netanyahu, Hamas’ı ortadan kaldıramadı ve müzakereler dışında tutukluları kurtaramadı. Ne kendisinin ne de düşman hükümetinin Gazze’deki savaşın bitiminden sonraki gün için bir vizyonu yok.

Netanyahu’nun iç sorunlarını çözme konusunda hiçbir ufku yok ve uluslararası statü kaybı Aksa Tufanının sonuçlarından biri. Düşman teşkilatı tüm tehditlere rağmen Lübnan cephesi dahil diğer cepheleri kapatamadı. Lübnan cephesi kapatılamaz, bu halledilmiş bir meseledir ve Gazze cephesiyle bağlantılıdır. Amerikan, İngiliz ve uluslararası tüm korkutmalar ne Kızıldeniz’deki Yemen cephesini, ne de Irak cephesini durduramadı. Savaş sona erdiğinde işgal tarafı büyük taleplerle karşı karşıya kalacak ve Netanyahu da bundan kaçıyor.

Siyasi, saha, ekonomik, güvenlik, yerel, bölgesel ve uluslararası verilerle İmam Hamaney’in direnişin zafer kazanacağını söylediğini açıkça görüyoruz. Lübnan cephesinde savaşırken, yaptığımız tüm fedakarlıklara rağmen parlak, net ve gelecek bir zafer vizyonuyla savaşıyoruz.

Önemli olan İran’da, Lübnan’da, Suriye’de, Irak’ta, Gazze’de, Yemen’de bu savaşta zafere ulaşacağımız ümidiyle yola devam etmemiz, dimdik ayakta durmamızdır. Hesaplarını yeniden gözden geçirin, direniş ekseni büyük, tarihi bir zafere doğru gidiyor.

İran konsolosluğu meselesi çok önemli ve İmam Seyyid Ali Hamaney’in sözlerinden, İran’ın Şam’daki konsolosluğun hedef alınmasına tepkisinin kaçınılmaz olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Düşman tarafı İran’ın vereceği tepkiden korkarak tedbir almaya başladı. İran’ın tepkisinin zamanlaması savaşın bir parçası. Ancak tepkinin zamanlaması, yeri ve boyutu İmam Seyyid Ali Hamaney ve İranlı liderlerin elindedir.

İran konsolosluğunun hedef alınmasına İran tarafının tepkisi ve İran’ın tepkisine Siyonist düşmanın nasıl tepki vereceği konusunda herkes kendini hazırlamalı, işlerini düzenlemeli ve dikkatli olmalıdır. İran’ın konsolosluk meselesine vereceği yanıt ve İsraillilerin nasıl davranacağı dikkate alındığında bu, bölgenin yeni bir aşamaya girdiği anlamına geliyor.

Netanyahu’nun konsoloslukta yaptığı aptallık, savaşın rahatlamasına ve çözülmesine kapı açacaktır. Direnişin hazırlığı tam ve eksiksiz, mücahitlerin morali ve cephedeki coşkusu yüksek. Savaş istiyorlarsa onlara ‘Merhaba, hoş geldiniz’ deriz. Ve düşman, Lübnan ile savaşın ne anlama geldiğini biliyor. Lübnan’daki direniş savaştan korkmuyor ve düşmanın Lübnan’a saldırması durumunda pişman olacağı her türlü savaşa ahlaki, psikolojik, askeri ve insani açıdan tamamen hazırdır.

Emin olun, İran konsolosluğu meselesine İran’ın yanıtı kaçınılmaz olarak gelecektir. Herkes kendini hazırlamalı, işlerini düzenlemeli, işlerin nasıl gidebileceğini bilmeli ve her olasılığa hazırlıklı olmalıdır. Direniş ve Gazze zafere ulaşana kadar mücadeleye devam edeceğiz.

image_pdf
Bunları da beğenebilirsin

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.