Bir süredir, “Transdinyester’in bir kongre toplayarak Rusya’ya katılım talep edeceği” ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in de bu talebi kabul edeceği iddia ediliyordu.
Dün toplanan Sosyalist Transdinyester Cumhuriyeti Kongresi, Batı işbirlikçisi Moldova yönetiminin baskılarına ve neo-nazi Ukrayna yönetiminin sınırda askeri yığınak kurmasına karşı Rusya’dan koruma talep etme kararı aldı.
KONGRE’DE ALINAN KARARLAR ŞU ŞEKİLDE:
1. 220 binden fazla Rus vatandaşının kalıcı olarak ikamet ettiği gerçeği ve Rusya’nın Dinyester’deki barışı koruma konusundaki deneyimi ve müzakere sürecindeki garantörlük rolü dikkate alınarak, Kişinev yönetiminin artan baskısı karşısında Transdinyester’i korumaya yönelik tedbirlerin uygulanması talebiyle Federasyon Konseyine ve Rusya Federasyonu Devlet Dumasına talepte bulunulmasının kabul edilmesi.
2. Transdinyester halkının uluslararası normlarla güvence altına alınan vazgeçilmez haklarının dikkate alınması, Kişinev’in Dinyeper’in solunda yaşayanların hak ve özgürlüklerine yönelik ihlallerin durdurulması ve buna yol açan provokasyonların önlenmesi talebiyle BM Genel Sekreteri’ne başvuruda bulunulmasının kabul edimesi.
3. Uluslararası müzakere sürecinde katılımcılara ‘5+2’ başvuruda bulunulmasının kabul edimesi.
4. Uluslararası müzakere süreci çerçevesinde diyalog sürecine geri dönmek için gerekli koşulları sağlamak ve çatışmanın medeni bir çözüme ulaştırılması amacıyla Kişinev’deki liderliği etkilemek üzere Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na (AGİT) başvuruda bulunulmasının kabul edimesi.
5. BDT Üye Devletleri Parlamentolararası Asamblesi’ne, Dinyester’deki gerilimin tırmanmasını önlemek amacıyla başvuruda bulunulmasının kabul edimesi.
6. Kişinev’den gelen baskıyı ve Transdinyesterlilerin hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesini önlemek için çaba gösterilmesi talebiyle Avrupa Birliği Parlamentosu’na başvuruda bulunulmasının kabul edimesi.
7. Dinyester’in Sol Yakası’nda yaşayan tüm kişilerin sosyal ve insani haklarını, çıkarlarını ve özgürlüklerini güvence altına alacak koşulların sağlanmasına yönelik çağrıyla birlikte Uluslararası Kızılhaç Komitesi’ne çağrıda bulunulmasının kabul edimesi.
RUSYA’DAN AÇIKLAMA
Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zakharova, “NATO kelimenin tam anlamıyla bir diğer Ukrayna şekillendirmeye çalışıyor” dedi ve bunun “Moldova nüfusunun çoğunluğunun tutumuna aykırı olduğunu” ekledi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı, Moldova’daki Transdinyester Cumhuriyeti sakinlerinin korunmasının öncelikli olduğunu bildirdi.
Rus haber ajansı TASS’ın Rusya Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin açıklamasına dayandırdığı haberde ise, Transdinyester Cumhuriyeti’nin Rusya’dan koruma talebi değerlendirildi.
Haberde, “Transdinyester sakinlerinin çıkarlarının korunması, (Rusya’nın) önceliklerden biri. Gelen tüm talepler, ilgili Rus kurumlar tarafından dikkatle değerlendiriliyor.” ifadelerine yer verildi.
MOLDOVA’DAN AÇIKLAMA
Moldova Başbakan Yardımcısı Oleg Serebrian, Telegram kanalından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Moldova yönetimi, Tiraspol’de (Transdinyester’in sözde başkenti) yapılan propaganda içerikli açıklamaları reddediyor. Moldova’ya bağlı Transdinyester bölgesinin, tüm vatandaşların yararına olan Avrupa Birliği ile birlikte izlenen barış, güvenlik ve ekonomik entegrasyon yönündeki siyasetinden yararlandığını hatırlatıyoruz.”
MOLDOVA TRANSDİNYESTER’DE NE YAPMAK İSTİYOR?
Batı yanlısı Moldova yönetimi, kuruluşu da aynı Donbass krizine benzer şekilde, 1992 yılında yaşanan sıcak çatışmalarla gerçekleşen Transdinyester’e yönelik uzun süredir siyasi ve ekonomik baskı uyguluyor.
Ukrayna’da devam eden NATO– Rusya savaşı ve NATO’nun bölgedeki tatbikatı (Sarsılmaz Savunucu 2024) ve faaliyetlerine paralel Batı yanlısı Maya Sandu liderliğindeki Moldova’nın Transdinyester’e baskıları artmış durumda.
Geçtiğimiz günlerde, Moldova Enerji Bakanı Victor Parlicov, Transdinyester’le ilgili “Eğer Gazprom Transdinyester’e gaz tedarikini durdurursa, Kişinev ya Transdinyester halkının masrafını ödemek zorunda kalacak ya da vatandaşları bölgeden uzaklaştırmak zorunda kalacak” ifadelerini kullanmıştı.
Parlicov’un sözlerinden anlaşıldığı kadarıyla Kişinev yetkilileri, Dinyester’in sol yakasından yüzbinlerce insanın yerinden edilmesini içeren bir tür ‘sürgün’ seçeneğini ciddi olarak düşünüyor.
Aynı zamanda, Moldova makamları, Rus pasaportu taşıyan Transdinyester vatandaşlarını yabancı olarak kabul edecek. Artık, çoğu Rus pasaportuna sahip yüzbinlerce Transdinyesterli, kendi ülkelerinde “yabancı” olarak kabul edilecek.
Moldova’nın ekonomik hamleleri yüzünden, Transdinyester’de yüzlerce kişiye istihdam sağlayan çok sayıda işletme bugün durmak zorunda kaldı ve önemli miktarda bütçe kaybı yaşandı.
Kişinev ayrıca, Transdinyester’in az sayıda ‘nefes borularından’ olan Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerinden Transdinyester’e ilaç ve tıbbi ekipman ithalatını da engelliyor. Bölgede şimdiden ilaç kıtlığı yaşanmaya başladı.
Bölgede yaşananlar, diğer kriz başlıklarında olduğu gibi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasından kaynaklanan ve bugüne kadar devam eden krizlerin bir parçası.
Sonuç olarak, kongrede konuşulanlara baktığımızda, Transdinyester’in bugün ‘Rusya’ya katılmak isteyeceği’ ve Putin’in bunu hızla kabul edeceği yönündeki iddialar doğrulanmadı. Ancak bu, Transdinyester’in Rusya’ya katılmak istemediği anlamına da gelmiyor.
Çünkü, Transdinyester bölgesinin Rusya’ya katılımı yeni bir tartışma konusu değil. Hatta, Transdinyester meclisi, bu kararı 18 yıl önce, 2006 yılında yaptığı bir referandumla yüzde 97’lik bir oy oranıyla zaten almıştı.
Yani, gündemdeki iddialar yeni olmamakla birlikte, çoğunluğu Ruslardan oluşan bölgenin Rusya’ya katılmak istemesi de sır değil.
Son kongrede ilan edilen 7 maddelik çözüm önerilerinin çoğunlukla Avrupalı kuruluşlara hitap ediyor oluşu, Transdinyester’in mevcut krizde bir süre daha uluslararası kuruluşları zorlayacağının göstergesi.
TRANSDİNYESTER NASIL KURULDU?
Transdinyester‘deki durum Donbass’taki durumla benzerlik gösteriyor. Sadece Güney Osetya, Abhazya ve Karabağ Cumhuriyeti tarafından tanınıyor. Transdinyester, Donbass cumhuriyetlerinden çok daha önce, 1992 yılında yaşanan savaşın ardından kuruldu.
Bolşevik partinin iktidarı ele geçirdiği 1917 Ekim devrimin ilk yıllarında yaşanan iç savaş sürecinde ve sonucunda, bugünkü Moldova Cumhuriyeti Romanya’nın bir parçası olmuştu ancak Transdinyester, Sovyetler içerisinde kalmıştı.
Önce Romanya’ya katılan, daha sonra Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan Moldova ise, 2. Dünya Savaşı’nda bir kez daha Nazilerle işbirliği yapan Romanya hükümetinin işgaline uğradı ve Nazizmin yenilgisinin ardından yeniden SSCB bünyesine katıldı. Transdinyester ise, Moldova’nın birliğe katılımının ardından bu cumhuriyet içerisinde özerk bir bölge haline geldi.
SSCB’nin dağılması sürecinde ise Moldova hükümeti, birliği kurtarma amacıyla yapılan 1991 bağımsızlık referandumuna katılmayı reddetse de oylama gerçekleşti ve birlik içerisinde kalma yönündeki yüzde 98.72’lik oy oranına rağmen sonuçlar meşru kabul edilmedi. 1991’de Moldova Sovyetler Birliği’nden ayrıldı. Aynı dönemde Moldova’nın doğusunda kalan ve Rus ağırlıklı nüfusu barındıran Transdinyester’de milliyetçi kışkırtmalar sonucu iç savaş çıktı. Rusya ordusu birlik yolladı. 1992’de ateşkes sağlandı ve o tarihten bu yana Transdinyester bir sosyalist bölge olarak varlığını koruyor.
Yine aynı Donbass gibi, Moldova’nın tarım ağırlıklı ekonomik yapısına karşılık, Transdinyester Sovyet kalkınmacılığından önemli ölçüde yararlanabilmiş bir sanayi bölgesiydi. Sovyet döneminde, Transdinyester sanayisi cumhuriyetin GSYİH’sının yüzde 40’ını ve elektriğinin yüzde 90’ını sağlıyordu.
Öte yandan, Moldova nüfusunun çoğunluğunu Rumence konuşan Moldovalılar oluştururken, Transdinyester nüfusunun çoğunluğu Ruslar ve Ukraynalılardan oluşuyor. Bu nedenle, 1986’da karşı devrimci Mihail Gorbaçov’un ‘Glasnost’ politikası nedeniyle güç kazanan milliyetçi akımlar, Transdinyester bölgesinde önemli bir karşılık bulmadı.
Birleşmiş Milletler üyesi hiçbir devlet tarafından tanınmayan Transdinyester’in, kendi siyasi yapısı, meclisi, ordusu, polisi ve posta sistemi bulunuyor. Ülkede sosyalist ekonomi sistemi kuralları hakim. Toplumsal eşitsizliklerin olmadığı bu ülkede bütün hizmetler devlet tarafından örgütleniyor, farklı nitelikteki işler için çok az bir ücret farkı bulunuyor. Genç yaştaki herkes milis kuvvetlerinin üyesi sayılıyor.
DONBASS’LA BENZERLİKLER
Ülkede çatışmaların fitilini ateşleyen şey de, neo-nazi ve milliyetçi akımların güçlenmesi oldu. Bunun ilk önemli sonucu ise, 1989 yılında (-2010’larda Ukrayna’nın yaptığı gibi-) ülkede Moldova dilinin tek devlet dili olarak kabul edilmesi ve Latin alfabesine geçişe ilişkin bir yasa tasarısı çıkarılmasıydı.
Yaşanan gelişmeler üzerine, geleceklerini tehdit altında gören Transdinyester halkı bölgenin çıkarlarını savunmak üzere Birleşik İşçi Kolektifleri Konseyi’ni (UCLC) kurdu. Aynı, Donbass’ta yaşayan Rusların AB yanlısı Maydan’a (darbe) karşı “Antimaydan” gruplarını kurması gibi.
Moldova’nın 1990 yazında bağımsızlığını ilan etmesinden kısa bir süre sonra ilen edilen Transdinyester iktidarı ise Moldovalı milliyetçiler tarafından “isyan” olarak nitelendirdi ve iki güç arasındaki çatışmalar başladı.
Hızla silahlanan iki tarafın da ilk adresi, ülkede bulunan Sovyet silah depoları oldu. 2 Kasım 1990’da, Moldova polisi tarafından 3 sivilin öldürülmesi ise, çatışmaların bir savaşa dönüşmesinin önemli bir adımı oldu.
İki güç arasında önemli çatışmalar yaşandı. Ve yine aynı Donbass’ta olduğu gibi, komünistlerden Rus milliyetçi güçlere kadar çok sayıda gönüllü müfreze, sembolik ‘Sovyet mirası’ için savaşmak üzere Transdinyester’e geldi. Bölgedeki çatışmaları uzatan en önemli unsur ise, her iki tarafın da ağır silahlardan yoksun olmasıydı.
Neredeyse bütün sokaklarında çatışmaların yaşandığı ve yaklaşık 400’ü sivil olmak üzere toplam bine yakın insanın öldüğü Bender savaşının iyice çıkmaza girmesi üzerine, 21 Temmuz 1992 tarihinde ateşkes ilan edildi. Bölgedeki ateşkes rejimi hala devam ediyor, dönemin milislerinin lideri Igor Smirnov cumhurbaşkanı oldu ve seçimleri kaybettiği 2011 yılına kadar görevine devam etti.
Transdinyester’in hikayesinin Donbass’la çok fazla benzer yanları olmasına rağmen, Transdinyester, özerk statüsünden taviz vermeden Moldova devletiyle bağlarını sürdürmeyi başardı ve bugüne kadar varlık gösterebildi. Bu varlığın bir diğer önemli sebebi ise bölgedeki Rus askeri varlığı.
Rusya’nın ise, bölgede 1000 asker ve subaydan oluşan bir görev gücü bulunuyor. Bu gücün görevi barışı koruma harekatının yanı sıra, Sovyet birliklerinin Avrupa ülkelerinden çekilmesinden sonra getirilen 20 bin tondan fazla mühimmatın depolandığı Kolbasna’daki askeri depoları korumak.
NATO-UKRAYNA GÜÇLERİ POZİSYON ALIYOR
Aynı şekilde, sınırın Ukrayna tarafından askeri hareketliliğin arttığına ilişkin yeni haberler gelmeye devam ediyor. Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna-Transdinyester sınırı yakınında Ukrayna birimlerinde önemli miktarda personel ve askeri teçhizat birikiminin yanı sıra topçuların atış pozisyonlarında konuşlandırıldığını ve Ukrayna’nın insansız hava araçlarının uçuşlarında benzeri görülmemiş bir artış kaydedildiğini açıklamıştı. Ukrayna askerlerinin, Transdinyester sınırına yakın hareketleri hakkında haberlere her gün bir yenisi ekleniyor.
Bölgeyi krize sürükleyecek bir diğer önemli gelişme ise, Ukrayna’nın Rus doğal gazının Ukrayna üzerinden Avrupa’ya akışını sağlayan anlaşmaların 2024 sonrası için uzatılmayacağını duyurması oldu. Bu durum, Transdinyester’i Rus gazından, Moldova’yı ucuz elektrikten mahrum bırakacak.
Moldova Enerji Bakanı Victor Parlicov’un “dahinaye” planı ise, bölgede krizin artacağını açık bir şekilde gözler önüne seriyor:
“Eğer Gazprom Transdinyester’e gaz tedarikini durdurursa, Kişinev ya Transdinyester halkının masrafını ödemek zorunda kalacak ya da vatandaşları bölgeden uzaklaştırmak zorunda kalacak.”
Parlicov’un sözlerinden anlaşıldığı kadarıyla Kişinev yetkilileri, Dinyester’in sol yakasından yüzbinlerce insanın yerinden edilmesini içeren bir tür ‘sürgün’ seçeneğini ciddi olarak düşünüyor.
Aynı zamanda, Moldova makamları, Rus pasaportu taşıyan Transdinyester vatandaşlarını yabancı olarak kabul edecek. Artık, çoğu Rus pasaportuna sahip yüzbinlerce Transdinyesterli, kendi ülkelerinde “yabancı” olarak kabul edilecek.
Moldova yönetiminin tam gaz Batı rotasında ilerlemesi, Gagavuzya ve Transdinyester’e karşı attığı siyasi ve ekonomik adımlar, başlayan NATO tatbikatı ve Ukrayna’nın başarı özlemiyle yeni cephe arayışları…
Bütün bu gelişmelerin ışığında, Transdinyester sınırları içinde de tansiyon çoktan yükselmiş durumda. Transdinyester halkı, Moldova yönetiminin uyguladığı siyasi ve ekonomik baskıya karşı “Moldova, soygunu bırak” sloganıyla merkezi hükümetin ekonomik ve siyasi baskılarına karşı kitlesel eylemlere başladı.
Transdinyester’deki hassas gelişmeleri, Polonya ve Litvanya’nın Rusya’ya bağlı Kaliningrad ile Belarus arasında bulunan, Polonya-Litvanya sınırındaki Suwalki Koridoru çevresinde ortak askeri tatbikat ilanı ve Letonya, Litvanya ve Estonya’nın Rusya sınırında bir “savunma hattı” inşa etme planları takip ediyor.
Bütün bunlar düşünüldüğünde, NATO’nun “tarihi” tatbikatıyla göstereceğini söylediği ‘sevkiyat yeteneğinin’ bir savaş provasından başka bir şey olmadığı bir kez daha ortaya çıkıyor. ABD ve Batı, ayan beyan yeni bir paylaşım savaşına hazırlanıyor.