Silahlı ve entelektüel direnişi birleştiren savaşçı: Basil el-Arac
Al-Akhbar gazetesi yazarı Kasım el-Kasım, “İki yıl önce Beyrut’ta tanıştığım bu eğitimli ve zayıf gencin silahlı mücadele seçeneğini tercih edeceğini hiç düşünmemiştim. Biz yazarlar ve gazeteciler, düşmanla entelektüel ve kültürel olarak savaştığımızı söylemeyi tercih ediyoruz, ama Basil el-Arac aramızdaki en soylu kişiydi; entelektüel ve silahlı direnişi birleştirdi…” diye yazdı.
2000 yılında El Aksa İntifadası’nın patlak vermesinin ardından Filistin Yönetimi güvenlik koordinasyonunu durdurmuştu. Mahmud Abbas’ın iktidara gelmesiyle süreç yeniden restore edildi. Siyonist Başbakan Ariel Şaron bu vesileyle şunları söylemişti: “Başkan Mahmud Abbas’ın seçilmesinde büyük fırsatlar görüyoruz. Umuyoruz ki o, halkına önderlik edecek ve kurumlarını inşa edecek, terörle mücadele edecek ve terör örgütlerinin altyapısını ortadan kaldıracak topluma saygılı demokratik bir hukuk oluşturabilecektir.”
2015 yılında Arac, Beyrut’taki Direnişi Destekleme Konferansı’na katıldı. Filistin’e döner dönmez birkaç yoldaşı ile birlikte bir haftalığına ortadan kayboldu.
Filistin Yönetimi, bu grubun İsraillilere karşı askeri bir operasyon düzenlediğini bildirdi. Buna paralel olarak İsrailliler de bu grubun Lübnan Hizbullahı tarafından silah altına alındığını iddia etti. Sadece bir hafta sonra Filistin Yönetimi, kamp gezisinde olduklarını iddia ederek herhangi bir operasyona hazırlandıklarını reddeden Araç ve yoldaşlarını tutukladı.
Filistin otoritesi, Arac ve arkadaşlarını Bitonia hapishanesine hapsetti. Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, İsraillileri hedef alacak büyük bir operasyonu durdurduğunu söyleyerek İsrail Kanal 10’a çıktı.
Arac ve arkadaşları hapishanede işkence gördüler. Şeker hastası olan Filistinli ‘savaşçı’nın sağlığını etkileyen ilaçların verilmesi reddedildi. Bir ay süren açlık grevine başladılar, ardından Filistin Yönetimi onları gözaltından 6 ay sonra serbest bıraktı.
Filistin Yönetimi, serbest bırakılır bırakmaz ve iki taraf arasında bilgi alışverişini içeren İsrail-Filistin Otoritesinin Güvenlik Koordinasyon Politikasına dayanarak, Arac ve arkadaşlarıyla birlikte soruşturma raporunu İsraillilere gönderdi.
Selame’nin bildirildiğine göre, Filistin Yönetimi, Siyonist yetkililerle, serbest bıraktığı mahkûmları yakalaması için anlaşıyor. Böylece Filistin Yönetimi, direniş savaşçılarını tutuklama suçlamalarını reddedebiliyor.
İşgalci İsrail-FY Güvenlik Koordinasyon Politikası, Filistin Otoritesinin “teröristleri ve terörizmi” önlemekten ve bunlara karşı doğru önlemleri almaktan sorumlu olduğunu belirten 1995 tarihli Taba anlaşmasında belirlendi. Bu, direniş silahlarına, FHKC, Hamas, İslami Cihad ve El-Aksa Şehitleri Tugaylarına el koyan ortak bir Filistin-İsrail komitesi aracılığıyla gerçekleşiyor.
Selame, “Basil’in Filistin Yönetimi’ne karşı duruşu, devrimci söyleminin temeliydi. Çünkü bu teşkilatın sınırlı bir rolü olduğuna ve işgalin yararına olmasaydı dünyanın onun kurulmasına izin vermeyeceğine açıkça inanıyordu,” diye belirtti.
O, DEVRİMCİ BİR AYDIN VE ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇISIYDI
Gassan Kanafani’den bayrağı devralan Beytüllahim doğumlu Basil el-Arac, 7 Mart 2017’de siyonist düşmanla girdiği çatışmada şehit düştü. Basil el-Arac’ın şehit düşmesinin ardından FHKC yaptığı açıklamada:
“Halk cephesi, siyonist işgalcilerin korkakça katlettiği genç Filistinli devrimcilerin en önde gelen isimlerinden olan Basil el-Arac’ın yasını tutan, direnişin içindeki halk kitlelerinin acısını paylaşmaktadır. Şehid Basil el-Arac, aylardır süren takibin ardından, kahramanca girdiği çatışmada öldürüldü.
Cephe, siyonist işgale karşı eylemleri yoğunlaştırmak ve işlenen bu suça cevap vermek amacıyla direniş güçlerinin birleşmeleri ve koordinasyon içerisinde hareket etmeleri yönünde çağrıda bulunmaktadır. Vurguladığımız biçimiyle bugün Filistin en iyi devrimcilerinden birini kaybetmiştir.
O hayatını ilkeleri ve değerleri uğruna feda etmiştir. Basil Arac, kurtuluş konusunda net bir görüşe sahipti, Tüm teslimiyetçi çözümlere karşıydı. Filistin tarihinin kayda alınması adına çalışmalar yürüttü, Filistin davasının tasfiyesine dönük tüm çabalara her daim karşı çıktı. Şehid Basil el-Arac, bir özgürlük savaşçısıydı, aydındı ve Filistin gençliğinin ayaklanma teorisyeniydi. O her zaman direniş, intifada, birlik, geri dönüş hakkı ve tüm Filistin toprağının kurtuluşu davasına bağlı bir isimdi.
Basil el-Arac, işgalcilerle güvenlik konusunda yürütülen koordinasyona ve işbirliğine karşı çıkmış, tüm kültürel ve entelektüel enerjisini alanda ortaya koyduğu eylemlerle direnişin hizmetine adamış devrimci bir aydındı. Basil el-Arac’ın katledilnesi, güvenlikle ilgili koordinasyonun sürdürülmesine dönük çalışmaların bir sonucudur. Basil el-Arac ve yoldaşlarını takip eden Filistin yönetimine bağlı güvenlik aygıtıydı, aylarca hapis yatan bu devrimcilerin tutsaklığı sonrası işgalciler ölümüne kadar onu bir avmışçasına takip etti.
Mücadelenin şehidi Basil el-Arac’ın ve tüm Filistin şehitlerinin kanı, Filistinli tutsakların çektiği çile hepimize mücadele sahasında bir olmamızı işgalcilere karşı halk ayaklanmasının fitilini ateşlememizi ve bu ayaklanmanın ateşini harlamamızı, işgalcilere işledikleri suçlardan dolayı hesap sormamızı, onların elindeki en etkili araçlara karşı silahlı direnişi geliştirmemizi emrediyor.
Bugün karşı karşıya olduğumuz diğer bir aciliyet ise Filistin yönetimine bağlı güvenlik aygıtının gerçekleştirdiği güvenlik koordinasyonu politik tutuklama ve kovuşturma girişimlerine karşı çıkmaktır. Güvenlik koordinasyonu, şehitlerimizin kanına, onların ilkelerine ve değerlerine yönelik açık bir ihanettir. Filistin yönetiminin başlattığı bu güvenlik koordinasyonu, Filistin gençliğine ve direnişe zarar vermeye devam etmektedir. Filistin yönetimi, sözlerini eyleme dökmeli, Filistin halkına karşı daha fazla suçun işlendiği, ırkçı kanunların devreye sokulduğu koşullarda işgalcileri işledikleri suçlardan ötürü yargılanmaları için uluslararası kurumların kapısını çalmalıdır.
Bugün ABD’nin emperyalist korumasını, Arapların durumunu ve iç bölünmeyi fırsat bilen işgalcilerin Filistin halkına saldırılarını yoğunlaştırdığı, daha fazla toprak ele geçirdiği, ırkçı kanunlar çıkarttığı ve yasadışı ma’ala adumim yerleşimi üzerinde israil’in sahip olduğunu iddia ettiği egemenlik hakkını uygulamayı önerdiği koşullarda Filistin davası ciddi bir riskle karşı karşıyadır. Bu koşullar altında işgalciler, Filistinlilerin haklarını ve Filistin davasını tasfiye etmeye çalışmaktadır.” Uyarısını yaptı.