Ayetullah Ali Hamaney: Ortak Düşman Amerika

0 21
image_pdf

İran İslam Cumhuriyeti ve devrim lideri Ayetullah Ali Hamaney, 4 yıl aradan sonra İran’ın başkenti Tahran’daki İmam Humeyni camisinde Direnişin Ekseninin lideri şehit Seyyid Hasan Nasrallah için düzenlenen anma törenine katıldı.

“Zafer Cuması” adı verilen töreninde konuşan Ali Hamaney, “Filistin halkının, cani işgalcilere karşı mücadele hakkı vardır. ‘Mescid-i Aksa Tufanı’ operasyonu kusursuz, gerçek ve doğru bir harekettir ve Filistinlilerin hakkıdır.” dedi.

İmam Ali Hamaney’in hutbesinde, “İran halkının düşmanı, Filistin halkının düşmanıyla aynıdır. Lübnan halkının düşmanıyla, Irak halkının, Mısır halkının, Suriye halkının, Yemen halkının düşmanıyla aynıdır. Düşman tektir. ‘ortak düşman Amerika” vurgusu öne çıktı.

– DEVRİM LİDERİ ALİ HAMANEY’İN CUMA HUTBESİ ŞÖYLE:

“Tahran’daki bu Cuma namazında, benim için gurur kaynağı olan, İslam dünyasında hayranlık duyulan bir şahsiyet ve bölgedeki milletlerin açık sözlü sesi olan canım kardeşim Seyyid Hasan Nasrallah’ı onurlandırmanın gerekli olduğuna inanıyorum.

Seyyid Hasan Nasrallah artık fiziksel olarak aramızda değil, ancak yolu ve yankılanan sesi bizimle ve olmaya devam edecek. O, ezilenlerin açık sözlü sesi ve cesur destekçisiydi.

Seyyid Hasan Nasrallah savaşçılara ve hakikat arayanlara güvence ve cesaret getirdi. Hasan Nasrallah, adaletsiz ve yağmacı şeytanlara karşı direnişin en yüksek bayrağıydı. Popülaritesi ve etkisinin kapsamı Lübnan, İran ve Arap ülkelerinin ötesine uzanıyordu ve şimdi şehitliği etkisini daha da artıracak.

Şehit Nasrallah’ın Lübnan halkına hayattayken verdiği en önemli mesaj, İmam Musa Sadr, Seyyid Abbas Musavi gibi önemli şahsiyetlerin kaybından dolayı umutsuzluğa kapılmamak, çabaları artırmak, saldırgan düşmana karşı dik durmak ve onları yenmek olmuştur.

Canlarım! Sadık Lübnan halkı! Hizbullah ve Amal’ın coşkulu gençleri! Çocuklarım! Şehit Seyyidimiz bugün halkından, Direniş Cephesi’nden ve tüm İslam ümmetinden bunu istiyor.

Şeytani, aşağılık düşman, sağlam Hizbullah örgütüne, Hamas’a, İslami Cihad’a ciddi bir zarar veremediği için, terörizmi ve sivillerin öldürülmesini zaferinin bir işareti olarak görüyor.

Sivillerin öldürülmesi ve bombardımanların sonuçları insanların öfkesinin ve motivasyonunun artması, hayatlarını feda etmeye istekli insanların ortaya çıkması ve kana susamış siyonist kurdun boynuna daha sıkı bir ilmik geçirilmesidir ki bu da eninde sonunda onun varlığının ortadan kalkmasına yol açacaktır.

Seyyid Hasan Nasrallah’ın planlamasıyla Hizbullah adım adım, sabırla ve mantıkla büyüdü. Siyonist rejimi geri püskürterek varlığının etkisini farklı aşamalarda düşmanlarına gösterdi.

Yaralı, kanlı Lübnan’a olan borcumuzu ödemek tüm Müslümanlar olarak bizim görevimiz ve sorumluluğumuzdur.

Hizbullah ve şehit Seyyid Nasrallah, Gazze’yi savunmak ve El-Aksa Camii için cihat etmek adına adımlar atarak, gaspçı, zalim Siyonist rejime bir darbe indirdiler. Tüm bölgeye ve tüm Müslüman dünyasına hayati bir hizmet sağladılar.

Siyonist rejime vurulan her darbe tüm insanlığa bir hizmettir. Siyonist rejim yalnızca ABD desteğiyle ayakta kalabiliyor ve bu bile uzun sürmeyecek, Allah’ın izniyle.

Bu iddianın açık nedeni, düşmanın Gazze ve Lübnan’da birkaç milyar dolar harcamasının ve Amerika Birleşik Devletleri ile diğer birkaç Batılı hükümetin tam desteğiyle, Allah adına savaşan ve herhangi bir yardımdan men edilmiş birkaç bin savaşçı ve mücahidle yüzleşmesinin üzerinden bir yıl geçmiş olmasıdır.

Düşmana yardım yurtdışından geliyor, başarısız oldular ve tek yapabildikleri evleri, okulları, hastaneleri ve silahsız şehir merkezlerini bombalamak oldu.

Siyonist rejim köksüz, yapay ve istikrarsızdır ve Hamas ile Hizbullah’ı asla yenemeyecektir.

Amerika ve müttefiklerinin gaspçı rejimin güvenliğini sağlamaya çalışmaları, bu rejimi bu bölgenin tüm kaynaklarını kontrol etmek ve bunları büyük küresel çatışmalarda kullanmak için bir araç haline getirme yönündeki ölümcül politikalarının yalnızca bir örtüsüdür.

ORTAK DÜŞMAN AMERİKA

Düşman tektir. Çeşitli yerlerde farklılıklar arz edebilir. Bazı yerlerde psikolojik savaşlarla, bazı yerlerde ekonomik savaşlarla, bazı yerlerde bombardımanlarla, bazı yerlerde gülümsemelerle düşmanlık yapıyorlar. Ancak onların komuta odası -Amerika- aynıdır.

Eğer bir ülkede sulta -0torite- kurarlarsa, başka bir ülkeye yönelecekler. Halklar buna izin vermemelidir. Her halk eğer düşmanın felç edici muhasarası -kuşatma- altında kalmak istemiyorsa uyanık olmalı ve düşmanın başka bir halka gittiğini gördüğünde o halka yardım etmeli, o halkla dayanışma içinde olmalıdır. Eğer bunu yapmazsa sıra kendine gelecektir.

Bölgedeki asıl sorun yabancıların bölgeye müdahalesidir. Bu bölgedeki savaşların, güvensizliğin ve geri kalmışlığın temel faktörü siyonist varlık ve bölgede ‘güvenlik’ ve ‘barışı’ tesis etmeye çalıştığını iddia eden ülkelerin varlığıdır.

Bizler bugün artık savunma kemerini Afganistan’dan Yemen’e kadar, İran’dan Gazze’ye ve Lübnan’a kadar bütün İslam ülkelerinde sağlam bağlamamız gerekir.

Her halk -ulus- düşman karşısında kendi ülkesini, evini menfaatlerini korumakla mükelleftir. Bu sözün anlamı şudur: Filistin halkı haklıdır. Öyle bir düşman ki, onun toprağını işgal etmiş, onun evini işgal etmiş, onun zirai bölgelerini ele geçirmiş. Filistin halkının onların karşısında durma hakkı vardır.

Filistin kimindir? Filistin halkı kimdir? Bu işgalciler nereden geldiler?

Filistin halkı onların karşısında durma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme hiçbir kanun, hiçbir merkez, hiç bir uluslararası kurum veya kuruluş Filistin halkına hiçbir şekilde itiraz etme hakkına sahip değildir. Dolayısıyla Aksa Tufanı operasyonu kusursuz, gerçek ve doğru bir harekettir ve Filistinlilerin hakkıdır.

Hiç kimse hiçbir uluslararası hukuka göre Lübnan halkına ve Hizbullah’a itiraz etme hakkına sahip değildir. Kendilerini savundukları ve Filistin direnişine yardım ettikleri için kınayamazlar. Onların vazifesi buydu. Akıl da İslami hukuk da bunu gerektirir. Uluslararası hukuk da bunu gerektirir. Filistinliler kendi topraklarını savunuyorlar. Onların savunması meşrudur ve onlara yardım da meşrudur.

Silahlı kuvvetlerimizin yapmış olduğu iş, küçük bir cezalandırmaydı. Gaspçı rejimin yapmış olduğu şaşkınlık verici cinayetleri karşısında yapılan en küçük cezalandırmaydı. Vampir kurt sıfatlı azgın köpekler gibi Amerika tarafından salınmış bu rejime karşı en küçük cezaydı.

İran İslam Cumhuriyeti bu manada görevi ne olursa olsun onu yerine getirecektir. Bizler bu vazifemizi ne geciktiririz ne de acele ederiz.

İleride gerekirse siyonist rejim. tekrar vuracağız.

Hiç şüphe yok ki Siyonistlerin ve Amerikalıların hayalleri, gerçekleşmesi imkânsız kuruntulardan ibarettir. Bugün mücrim -suçlu- Siyonist çete, Hamas ve Hizbullah’a karşı hiçbir zaman zafer kazanamayacağı sonucuna varmıştır.

Ey Lübnan ve Filistin’deki direnişçi halkımız, ey sabırlı ve sadık insanlar! Bu şehadetler ve dökülen kanlar kararlılığınızı sarsmıyor, aksine sizi daha da sağlamlaştırıyor. Bölgedeki direniş, onun erlerinin şehadetiyle geri çekilmeyecek ve zafer onun müttefiki olacaktır.

Aksa Tufanı ve Gazze ile Lübnan’da bir yıl süren direniş, bu gaspçı varlığı, temel kaygısının varlığını korumak olduğu bir noktaya getirdi.

Filistin ve Lübnan erlerinin direnişi Siyonist varlığı 70 yıl geriye götürdü.

Allah’ın selamı, şehit lider Nasrallah’ın, kahraman şehid Heniyye’nin ve şerefli komutan Kasım Süleymani’nin üzerine olsun.”

image_pdf
Bunları da beğenebilirsin

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.